"Ön Yasaklama" (Ara Yasaklama) Kararı Nedir? Danıştay'a Göre Bu Karar Neden Dava Edilemez?
4735 sayılı Kanun kapsamında sözleşmesi feshedilen yükleniciler için en kritik süreçlerden biri, feshin tespiti ile Bakanlık tarafından verilen nihai yasaklama kararının Resmi Gazete'de yayımlanması arasında geçen "ara dönemdir". Bu dönemde ihaleyi yapan idarenin kendi ihalelerine katılımın engellenmesi, "ön yasaklama" veya "ara yasaklama" olarak bilinir. Bu ara yasağın hukuki niteliği ve dava edilip edilemeyeceği konusu, Danıştay 13. Dairesi’nin 07/10/2024 tarihli E:2023/2499, K:2024/3818 sayılı kararı ile netliğe kavuşmuştur. Bu tür karmaşık ihale, sözleşme ve hakediş sorunlarınızda, sürecin doğru yönetilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi için Yaka Danışmanlık uzmanlığından destek almak, yasal yaptırımların hangi aşamada ve nasıl uygulanacağını bilmenizi sağlar.
Kararın İlgili Kısmı
"...davacının bahse konu ihalelere katılmasının anılan kanun hükmü uyarınca mümkün olmadığı, bu bağlamda davacının herhangi bir ihaleye katılmasının yasak olduğu yönünde idarece tesis edilmiş kesin ve yürütülmesi zorumlu bir işlem bulunmadığından, davanın esasının incelenmesine gerek olmadığı sonucuna varılmıştır."
Olayın Arka Planı: Yüklenicinin "Ön Yasaklama" İptal Talebi
Bir kamu iştiraki (BOTAŞ) tarafından gerçekleştirilen bakım ve onarım işinde, yüklenici firmanın onaylanan iş programının gerisinde kaldığı ve konkordato sürecine girdiği tespit edilmiştir. İdare, yüklenicinin 4735 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesi kapsamındaki tasfiye talebini reddederek sözleşmeyi feshetmiştir. Bu feshe dayanarak, yüklenicinin 1 yıl süreyle ihalelerden yasaklanması için Bakanlığa bildirimde bulunmuştur (Bu nihai yasaklama kararı ayrı bir davada kesinleşmiştir).
Yüklenici, bu davanın konusu olan "ön yasaklama" işlemine karşı dava açmıştır. İddiası, idarenin (BOTAŞ), feshin tespiti ile Bakanlık kararının Resmi Gazete'de yayımlanması arasında geçen sürede kendisini fiilen kendi ihalelerinden yasakladığı ve bu "ön yasaklama" kararının hukuka aykırı olduğudur.
İlk Değerlendirme: Mahkemeler Yasaklamayı Hukuka Uygun Buldu
İlk Derece Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesi, davayı esastan incelemiştir. Nihai yasaklama kararı (Bakanlık tarafından verilen 1 yıllık yasak) başka bir davada hukuka uygun bulunduğundan, bu nihai karara giden süreçteki "ön yasaklama" uygulamasının da 4735 sayılı Kanun’un 26. maddesi gereği hukuka uygun olduğuna karar vererek davayı esastan reddetmiştir.
Danıştay'ın Analizi: "Ön Yasaklama" Bir Karar Değil, Kanunun Otomatik Sonucudur
Danıştay 13. Dairesi, temyiz incelemesinde mahkemelerin "davanın reddi" kararını sonucu itibarıyla doğru bulmuş ancak kararın gerekçesini tamamen değiştirmiştir (Gerekçeli Onama).
Danıştay'a göre, mahkemelerin davayı esastan incelemesi hatalıydı; dava incelenmeksizin reddedilmeliydi. Gerekçesi şudur:
- Kanunun Emredici Kuralı: 4735 sayılı Kanun’un 26. maddesi, yasak fiil veya davranışta bulunduğu tespit edilenlerin, nihai yasaklama kararı yürürlüğe girene kadar "aynı idare tarafından yapılacak ihalelere de iştirak ettirilmeyeceklerini" açıkça hükme bağlamıştır.
- İdari İşlem Değil, Yasal Durum: Bu "ara yasaklama" durumu, idarenin (BOTAŞ) ayrıca bir karar alarak tesis ettiği "idari işlem" değildir. Bu, kanunun emredici kuralının otomatik bir sonucudur.
- Dava Edilebilirlik Şartı Yok: İptal davaları, ancak idarenin tesis ettiği "kesin ve yürütülmesi zorunlu" idari işlemlere karşı açılabilir. Ortada idarenin tesis ettiği böyle bir işlem yoktur; sadece kanun hükmünün uygulanması söz konusudur.
- Sonuç: Davacının ihalelere katılamamasının nedeni idarenin bir "ön yasaklama kararı" alması değil, 4735/26. maddedeki yasal zorunluluktur. Bu nedenle dava konusu edilebilecek icrai bir işlem olmadığından, davanın incelenmeksizin reddedilmesi gerekirdi.
Analizin Sonucu
- 4735 sayılı Kanun’un 26. maddesi, sözleşmeyi fesheden idareye, Bakanlığın nihai kararı çıkana kadar o yükleniciyi kendi ihalelerinden men etme yetkisi ve zorunluluğu (ara yasaklama) vermektedir.
- Danıştay içtihadına göre bu "ara yasaklama", idarenin aldığı ayrı bir karar (idari işlem) değil, kanunun emredici hükmünün doğrudan bir sonucudur.
- Bu nedenle, yüklenicilerin bu "ara yasaklama" durumuna karşı iptal davası açması, davanın "idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmadığı" gerekçesiyle incelenmeksizin reddedilmesiyle sonuçlanacaktır. Yüklenicilerin, hukuki mücadelesini "nihai yasaklama kararına" karşı vermesi gerekmektedir.




Yorum Bırak