Danıştay'dan Emsal Karar: Asliye Hukuk Mahkemesi "İdare Kusurlu" Derse, İdari Yasaklama Kararı İptal Olur!

4735 sayılı Kanun kapsamında bir sözleşmenin feshedilmesi, idare için "ihalelerden yasaklama" yaptırımını gündeme getirir. Ancak bu iki süreç farklı yargı kollarında ilerler: Yüklenici, feshin haksızlığı ve alacakları için Adli Yargı'da (Asliye Hukuk Mahkemesi); idarenin verdiği yasaklama kararının iptali için ise İdari Yargı'da (İdare Mahkemesi) dava açar. Bu iki davanın birbirini nasıl etkilediği, özellikle fesihte kusurun kimde olduğu konusunda kritik bir sorundur. Bu tür karmaşık ihale, sözleşme ve hakediş sorunlarınızda, sürecin doğru yönetilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi için Yaka Danışmanlık uzmanlığından destek almak, farklı yargı kolları arasındaki bu "bekletici mesele" ilişkisini stratejik olarak yönetmenizi sağlar. Danıştay 13. Dairesi’nin 10/01/2025 tarihli E:2024/1698, K:2025/133 sayılı kararı, adli yargıdaki bir tespitin idari yargıdaki yasaklama kararını nasıl doğrudan etkilediğini göstermektedir.

Kararın İlgili Kısmı

"sözleşmenin İdarece feshinin haksız olduğu hususunun yargı kararıyla ortaya konulduğu görülmekle, davacı şirket hakkında 4735 sayılı Kanun'un 25/f maddesine dayanılarak yasaklama işlemi tesis edilemeyeceği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır."

Olayın Arka Planı: İdare "İş Yavaşladı" Dedi Feshetti, Yüklenici "Engel Var" Dedi

Bir belediyenin 550 günlük hizmet binası yapım işinde, 17 ay geçmesine rağmen işin %40'ının tamamlanması üzerine idare, yüklenicinin iş programının çok gerisinde kaldığını ve taahhüdünü yerine getirmediğini tespit etmiştir. Yüklenicinin sözleşme devri talebini de (kalan 20 günde işin %60'ının bitirilemeyeceği gerekçesiyle) reddeden idare, 10 günlük ihtarın ardından sözleşmeyi feshetmiş ve yükleniciyi 1 yıl süreyle ihalelerden yasaklamıştır.

Yüklenici ise, işin yavaşlamasının kendi kusurundan değil, idarenin kusurundan kaynaklandığını savunmuştur (örn: ifa yerindeki çevre istinat duvarının idarece yıkılmaması, sağlık ocağı temeli gibi engellerin kaldırılmaması).

Paralel Yargı Süreçleri ve Çelişen Kararlar

  • İdari Yargı (Yasaklama Davası):
    • İdare Mahkemesi ve BİM: Yüklenicinin iş programının %60 gerisinde kaldığı, 10 günlük ihtara rağmen işi tamamlamadığı ve idarenin fesihte haklı olduğu gerekçesiyle yasaklama işlemini hukuka uygun bulmuş ve davayı reddetmiştir.
  • Adli Yargı (Haksız Fesih ve Tazminat Davası):
    • Yüklenici: Feshin haksız olduğu iddiasıyla Asliye Hukuk Mahkemesi'nde ayrı bir dava açmıştır.
    • Asliye Hukuk Mahkemesi: Davada bilirkişi incelemesi yaptırmıştır. Bilirkişi raporu, "idarenin, davacı şirketin sözleşmesinin ifası için gerekli olan hazırlığı yapmadığı, ifa yerindeki duvarı yıkmamakla... işin yapımına engel olma durumunu izale etmemekle davacı şirketin işi zamanında teslim etmemesine neden olduğu" yönünde tespit yapmıştır. Bu rapora dayanan mahkeme, sözleşmenin idarece feshinin haksız olduğuna karar vermiştir.

Danıştay'ın Bozma Gerekçesi: "Haksız Feshe Dayalı Yasaklama Olmaz"

Danıştay 13. Dairesi, idari yargıdaki davanın temyiz incelemesinde, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin "haksız fesih" kararını esas almıştır.

  1. 4735 sayılı Kanun'un 25(f) bendine (taahhüdü yerine getirmemek) dayalı bir yasaklama, ancak yüklenicinin kusurlu ve idarenin fesihte haklı olması durumunda hukuka uygun olabilir.
  2. Sözleşmesel kusurun kime ait olduğunun tespiti ve feshin haklı olup olmadığına karar verme görevi, sözleşmenin esasına ilişkin bir uyuşmazlık olduğundan Adli Yargı'ya aittir.
  3. Asliye Hukuk Mahkemesi, yaptığı yargılama ve aldığı bilirkişi raporu sonucunda feshin "haksız" olduğuna ve kusurun "idarede" olduğuna dair bir yargı kararı vermiştir.
  4. Bu durumda, "haksız" olduğu bir mahkeme kararıyla tespit edilen bir feshe dayanılarak verilen "ihalelerden yasaklama" işleminin hukuki dayanağı kalmamıştır.
  5. Danıştay, bu gerekçeyle İdare Mahkemesi ve BİM'in "davanın reddi" kararlarını bozmuştur.

Analizin Sonucu

  1. 4735/25(f) (taahhüdü yerine getirmeme) gerekçesiyle verilen ihalelerden yasaklama işlemleri, doğrudan sözleşmenin feshinin haklılığına bağlıdır.
  2. Yükleniciler, haklarında bu gerekçeyle bir fesih ve yasaklama süreci başlatıldığında, kusurun idarede olduğunu (yer teslimi sorunları, proje hataları, ödenek yetersizliği vb.) düşünüyorlarsa, idari yargıdaki yasaklama davasına paralel olarak mutlaka adli yargıda (Asliye Hukuk) "haksız feshin tespiti" davası açmalıdır.
  3. Adli yargıda alınacak "feshin haksız olduğu" veya "kusurun idarede olduğu" yönündeki bir bilirkişi raporu veya mahkeme kararı, idari yargıdaki yasaklama davası için "bekletici mesele" yapılacak ve yasaklama kararının iptalini sağlayacaktır.