‘İhaleden Haksız Elendim’ Diyerek Kâr Kaybı İstedi, Danıştay ‘Kendi Vazgeçtin’ Dedi: İlliyet Bağı Nasıl Kesilir?
Kamu ihalelerinde, özellikle de SGK borç sorgulamaları gibi kritik yeterlik belgelerinde yaşanan idari hatalar, firmaların haksız yere ihale dışı bırakılmasına yol açabilmektedir. Bu durumda firmaların en çok merak ettiği konu, hukuka aykırı işlem nedeniyle kazanamadıkları ihaleden doğan muhtemel kârlarını (kâr mahrumiyeti) idareden talep edip edemeyecekleridir. Danıştay 13. Dairesi'nin 09/01/2025 tarihli E:2024/3051, K:2025/95 sayılı kararı, bu karmaşık soruna ışık tutarken, kâr mahrumiyeti talebinin hangi kritik koşulda kesintiye uğradığını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu tür karmaşık ihale, sözleşme ve hakediş sorunlarınızda, sürecin doğru yönetilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi için Yaka Danışmanlık uzmanlığından destek almak, firmaların hukuki ve finansal pozisyonlarını korumaları için kritik önem taşımaktadır.
Kararın İlgili Kısmı
"...davacı şirketin ihaleye katılmamasının sonuçlarının davalı idarelere yükletilemeyeceği, bu aşamada davalı idarelerin ilgili Danıştay kararı ve Kamu İhale Kurulu tarafından verilen kararlara uygun davrandığı ve teklifin değerlendirme sürecinin usulüne uygun olarak yenilendiği, dolayısıyla davacının zararı ile davalı idarelerin fiilleri arasında illiyet bağının ortadan kalktığı görülmektedir."
SGK Belgesinin İptali ve Hukuka Aykırı Elenme Süreci
Dava konusu olay, bir belediyenin "Katı Atıkların Toplanması ve Kent Temizliği" hizmet alımı ihalesinde yaşanmıştır. Davacı firma, ihale tarihi itibarıyla SGK'dan aldığı "borcu yoktur" yazısıyla birlikte teklifini sunmuştur. Ancak SGK, firmanın belediyedeki hakedişleri ve alt yüklenici borçları gibi karmaşık gerekçelerle bu "borcu yoktur" yazısını daha sonra iptal etmiştir.
İhale komisyonu, SGK'dan gelen bu iptal yazısına dayanarak, en avantajlı teklifi vermiş olmasına rağmen davacı firmanın sosyal güvenlik prim borcu bulunduğu gerekçesiyle teklifini değerlendirme dışı bırakmıştır.
Yargı Kararıyla İhaleye Dönüş Hakkı ve Beklenmedik Gelişme
Firma, bu işlemin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla Kamu İhale Kurumu'na (KİK) başvurmuş, talebi reddedilince konuyu yargıya taşımıştır. Uzun süren yargılamalar sonucunda Danıştay, firmanın ihale dışı bırakılma işlemini hukuka aykırı bularak iptal etmiştir.
Bu yargı kararı üzerine KİK, "düzeltici işlem" belirlenmesine karar vermiş ve dosya yeniden değerlendirilmek üzere idareye (belediyeye) gönderilmiştir. İdare, davacı firmadan teklif geçerlilik süresini uzatmasını talep etmiştir.
Ancak bu noktada, davanın seyrini değiştiren kritik bir gelişme yaşanmıştır. Davacı firma, idareye verdiği cevapta;
- İhalenin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçtiğini,
 - Bu sürede döviz kurlarında ve maliyetlerde öngörülemeyecek düzeyde ciddi artışlar yaşandığını,
 - Sözleşmenin imzalanması durumunda firmalarının her ay ciddi miktarda zarara uğrayacağını
 
belirterek, teklif geçerlilik süresini uzatmayacağını ve ihaleden çekildiğini beyan etmiştir.
Tazminat Davası: İlk Mahkeme "Kâr Kaybı Ödensin" Dedi
Davacı firma, bu gelişmelerin ardından, "idarelerin (Belediye ve SGK) başlangıçtaki hukuka aykırı işlemleri (hizmet kusuru) olmasaydı ihaleyi zamanında kazanacak ve kâr edecektim" gerekçesiyle, kâr mahrumiyeti karşılığı tazminat istemiyle yeni bir tam yargı davası açmıştır.
İlk Derece Mahkemesi, bilirkişi raporuna dayanarak idarelerin hizmet kusuru bulunduğuna karar vermiştir. Bilirkişi, firmanın benzer bir önceki işteki kârlılık oranını (%2,70) baz alarak, davacının bu ihaleden elde edebileceği kârı yaklaşık 2,3 Milyon TL olarak hesaplamış ve mahkeme bu tutarın idarelerce firmaya ödenmesine hükmetmiştir.
Danıştay'ın Nihai Kararı: İlliyet Bağı Yüklenicinin Kendi İradesiyle Kesilmiştir
Bölge İdare Mahkemesi, bu kararı "kâr kaybının farazi (varsayımsal) olduğu" gerekçesiyle bozmuş ve davayı reddetmiştir. Konunun temyizen geldiği Danıştay 13. Dairesi ise, sonucu itibarıyla Bölge İdare Mahkemesini haklı bulmuş ancak kararını çok daha önemli bir gerekçeye dayandırmıştır: İlliyet bağının kopması.
Danıştay, öncelikle Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) emsal bir kararına atıf yapmıştır. Bu atfa göre, idarenin kusuruyla yargı kararlarının uygulanmasının fiilen imkânsız hale geldiği durumlarda, "kâr mahrumiyeti" talebinin "varsayımsal" olduğu gerekçesiyle kategorik olarak reddedilmesi hukuka aykırıdır. Yani, kâr mahrumiyeti ilkesel olarak talep edilebilir.
Ancak Danıştay, bu ilkeyi somut olaya uyguladığında davacı aleyhine bir sonuca varmıştır:
- Davacı firma, yargı kararıyla ihaleye dönme hakkını elde etmiştir.
 - İdare, bu karar doğrultusunda "düzeltici işlem" başlatmış ve firmayı sürece yeniden davet etmiştir.
 - Davacı firma, artan maliyetleri ve zarar edeceğini bizzat kendisi ileri sürerek, kendi iradesiyle teklif geçerliliğini uzatmamış ve ihaleden çekilmiştir.
 - Bu durumda, firmanın sözleşmeyi imzalayamamasının nihai nedeni, idarenin başlangıçtaki kusuru değil, aradan geçen sürede değişen ekonomik koşullar ve firmanın bu koşullara dayalı kendi ticari kararı olmuştur.
 - Danıştay, davacı firmanın "zarar edeceği" beyanıyla ihaleden çekilmesinin, idarenin kusurlu eylemi ile ortaya çıkan zarar (kâr kaybı) arasındaki nedensellik bağını (illiyet bağı) ortadan kaldırdığına hükmetmiştir.
 
Analizin Sonucu
Bu karar, hem idareler hem de yükleniciler için kritik dersler içermektedir:
- Yükleniciler İçin: Hukuka aykırı bir işlemle ihaleden elenmeniz durumunda, kâr mahrumiyeti talebinizin kabul edilmesi mümkündür. Ancak, yargı kararıyla lehinize bir "düzeltici işlem" kararı verildiğinde, sürece geri dönmeniz beklenir. Eğer değişen ekonomik koşullar nedeniyle (örneğin aşırı fiyat artışları) sözleşmeyi imzalamanın artık kârlı olmadığını düşünerek ihaleden kendiniz çekilirseniz, başlangıçtaki haksızlığa dayanarak kâr mahrumiyeti talep etme hakkınızı kaybedersiniz. Firmanın "kâr edemeyeceğim, hatta zarar edeceğim" yönündeki kendi beyanı, tazminat davasında belirleyici olmuştur.
 - İdareler İçin: Hukuka aykırı bir işlem tesis etmek (hizmet kusuru), idareyi kâr mahrumiyeti de dâhil olmak üzere tazminat riskiyle karşı karşıya bırakır. AYM ve Danıştay'ın güncel içtihatları, kâr kaybı taleplerinin "varsayımsal" denilerek kolayca reddedilemeyeceğini göstermektedir.
 - Temel Çıkarım: Tazminat hukukunun temel taşı olan "illiyet bağı", bu kararda somutlaşmıştır. Zararın doğması için sadece idarenin kusuru yetmez; zararın doğrudan bu kusurdan kaynaklanması gerekir. Eğer yüklenicinin kendi iradi kararı (ihaleden çekilme) zarara giden sürece dâhil olmuş ve nihai sonucu belirlemişse, idarenin sorumluluğu ortadan kalkmaktadır.
 




Yorum Bırak