İdarenin Yazılı Sözü Senettir: "Tebligat Yapılacak" Denilip İhale Yapılması "Haklı Beklentiyi" İhlal Eder!
İdarelerin eylem ve işlemlerinde hukuka bağlılığı, Anayasal bir ilke olan "hukuk devleti"nin temel taşıdır. Bu bağlılık, sadece kanunlara uymayı değil, aynı zamanda tesis ettiği işlemlerle bireylerde yarattığı "haklı beklenti" ve "idareye güven" ilkelerini korumayı da kapsar. Danıştay 13. Dairesi'nin 14/01/2025 tarihli E:2024/3344, K:2025/166 sayılı emsal kararı, idarenin yazılı bir taahhüdünün sonradan yapılacak bir ihalenin kaderini nasıl doğrudan etkilediğini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu tür karmaşık ihale, sözleşme ve idare hukuku sorunlarınızda, sürecin doğru yönetilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi için Yaka Danışmanlık uzmanlığından destek almak, idare karşısında haklarınızı korumanızı sağlayacaktır.
Kararın İlgili Kısmı
"Davalı idarenin, uyuşmazlık konusu taşınmazın satışı halinde öncelikle eski tapu malikleri olan davacı ve müştereklerine tebligat yapılacağı yönündeki anılan taahhüdü dolayısıyla, taşınmazın satışına ilişkin olarak tebligat yapılacağı yönünde davacının haklı beklentisi bulunduğunun kabulü gerekmektedir. ... idare hukukunun genel ilkelerinden olan haklı beklenti ve idareye güven İlkesini zedeleyici nitelikte olduğu sonucuna varılmıştır."
Bedelsiz Terk Edilen Arazinin İmar Değişikliği Sonrası Satışa Çıkarılması
Davanın temelinde, davacının müşterek maliki olduğu bir taşınmazın imar uygulaması (ifraz) sırasında park ve yol alanı olarak kullanılmak üzere belediyeye "bedelsiz terk" edilmesi yatmaktadır. Yıllar sonra belediye, imar planında değişiklik yaparak bu park alanını "konut alanına" dönüştürmüş ve belediye adına tescil ettirmiştir.
Bunun üzerine davacı (eski malik), 2017 yılında belediyeye bir dilekçe ile başvurarak, park alanının tekrar imara açılması durumunda, bu alanın öncelikli olarak kendilerine satılmasını talep etmiştir.
Belediye, bu dilekçeye 08/06/2017 tarihli bir yazı ile cevap vermiş ve yazıda aynen şu taahhütte bulunmuştur: "...Belediyemiz adına tescil işlemleri yapılıp bittikten sonra satış işlemleri için öncelikle eski tapu malikleri olan siz ve müştereklerinize tebligat yapılacaktır."
Ancak belediye, bu yazılı taahhüdünden yıllar sonra, 2024 yılında, davacıya herhangi bir tebligat yapmaksızın, söz konusu taşınmazı 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu uyarınca açık teklif usulüyle satışa çıkarmış ve ihale etmiştir. Davacı, bu ihalenin iptali için dava açmıştır.
İdarenin "Yazılı Taahhüt Bağlayıcı Değil, İhale Usulüne Uygun" Savunması
İlk Derece Mahkemesi, davayı reddetmiştir. Mahkeme, ihalenin 2886 sayılı Kanun'a göre usulüne uygun olarak ilan edildiğini, davacının araziyi "bedelsiz terk" ettiğini ve Kamulaştırma Kanunu'ndaki gibi bir "geri alım hakkı" bulunmadığını belirterek idarenin işlemini hukuka uygun bulmuştur.
Davalı idare de savunmasında, davacının taşınmazı şerhsiz olarak terk ettiğini, 2017 tarihli yazının bağlayıcı olmadığını ve ihalenin tüm ilan usullerine uyulduğunu öne sürmüştür.
Danıştay: "İdarenin Yazılı Taahhüdü 'Haklı Beklenti' Yaratır ve Uyulması Zorunludur"
Danıştay 13. Dairesi, İlk Derece Mahkemesi'nin kararını bozarak ve doğrudan dava konusu ihaleyi iptal ederek, olayın 2886 sayılı Kanun'un ilan usullerinden ibaret olmadığına, temel sorunun idare hukukunun genel ilkelerinin ihlali olduğuna hükmetmiştir.
Danıştay'ın gerekçesi Anayasa'nın 2. maddesindeki "hukuk devleti" ilkesine dayanmaktadır. Bu ilkenin temel unsurları "hukuki güvenlik" ve "idareye güven" ilkeleridir.
- Hukuk Devleti İlkesi: Hukuk devleti, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir.
 - Haklı Beklenti: Yönetimin ister bir taahhüdü isterse uzun süren bir uygulaması olsun, bireylerin buna güvenerek lehlerine bir sonuca ulaşacaklarını ümit etmeleri "haklı beklenti" olarak korunur.
 - Somut Olayda İhlal: Davalı belediye, 2017 tarihli yazısı ile davacıya net bir taahhütte bulunmuş ve "size tebligat yapacağız" demiştir. Bu yazı, davacıda "satıştan haberdar edileceği" yönünde meşru ve haklı bir beklenti yaratmıştır.
 - Sonuç: Belediyenin bu açık taahhüdüne rağmen davacıya tebligat yapmaksızın ihaleyi gerçekleştirmesi, doğrudan "haklı beklenti" ve "idareye güven" ilkelerini zedelemiştir. Bu durum, ihaleyi esastan sakatlayan ve hukuka aykırı hale getiren bir ihlaldir.
 
Analizin Sonucu
Danıştay'ın bu kararı, idarelerin keyfi hareket etmesinin önünde önemli bir engel teşkil etmektedir ve hem idareler hem de vatandaşlar için şu dersleri içermektedir:
- İdareler İçin: İdarelerin vatandaşlara veya şirketlere verdiği yazılı cevaplar ve taahhütler, "geçiştirme" belgeleri değildir. Bu yazılar hukuki sonuç doğurur ve "haklı beklenti" yaratır. İdare, bu taahhütlerine uymakla yükümlüdür.
 - Vatandaşlar ve Şirketler İçin: İdareden alınan yazılı bir taahhüt (örneğin; "size haber vereceğiz", "öncelik tanıyacağız" vb.), ileride açılacak bir davada en güçlü delil olabilir. İhalenin genel ilan şartlarına uyulmuş olması, idarenin size verdiği özel taahhüdü ihlal etmesini haklı kılmaz.
 - İhale Süreci: Bir ihale, sadece 2886 veya 4734 sayılı Kanunların şekli kurallarına uymakla hukuka uygun hale gelmez. İhalenin dayandığı tüm idari süreçlerin, Anayasal "hukuk devleti" ilkelerine (haklı beklenti, idareye güven, hukuki belirlilik) de uygun olması şarttır.
 




Yorum Bırak