Kamu ihalelerinde isteklilerin yeterliği değerlendirilirken sadece mali ve teknik kapasitelerine değil, aynı zamanda geçmişteki sözleşme performanslarına ve mesleki ahlaka uygunluklarına da bakılır. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 10. maddesinin (f) bendi, idarelere, geçmişte kendileriyle iş yapan ve bu süreçte iş veya meslek ahlakına aykırı davrandığı ispatlanan isteklileri ihale dışı bırakma yetkisi tanır. Bu yetkinin kullanımı hassas bir denge gerektirir ve keyfiliğe yol açmamalıdır. İdarelerin bu tür kararları alırken veya isteklilerin bu tür kararlara itiraz ederken hukuki destek alması kritik önem taşır. Yaka Danışmanlık, ihale, sözleşme ve hakediş süreçlerinde karşılaşılan bu gibi karmaşık uyuşmazlıklarda uzman görüşü sunarak taraflara yol göstermektedir. Kamu İhale Kurulunun 23.07.2025 tarihli ve 2025/UH.II-1585 sayılı kararı, bu önemli maddenin uygulanma koşullarını ve idarenin ispat yükümlülüğünün sınırlarını aydınlatan emsal bir nitelik taşımaktadır.

İddia: Cezai Yaptırım İhale Dışı Bırakma Gerekçesi Olamaz

Bir kamu kurumunun personel kumanyası temini ihalesinde, bir isteklinin teklifi, idare tarafından "ihale tarihinden önceki beş yıl içinde, ihaleyi yapan idareye yaptığı işler sırasında iş veya meslek ahlakına aykırı faaliyetlerde bulunduğu" gerekçesiyle değerlendirme dışı bırakılmıştır.

İstekli, Kuruma yaptığı başvuruda, idarenin gerekçe olarak gösterdiği hususların (menüye uymama, eksik/bayat ürün teslimi vb.) sadece sözleşme hükümlerine aykırılık niteliğinde olduğunu ve bu nedenle zaten sözleşmeler kapsamında cezai yaptırımlara maruz kaldığını savunmuştur. Bu fiillerin hiçbiri için sözleşmenin feshedilmediğini veya haklarında ihalelerden yasaklama kararı verilmediğini belirten istekli, basit sözleşme ihlallerinin "iş ve meslek ahlakına aykırılık" gibi ağır bir ithamla yorumlanamayacağını ve idarenin kararının sübjektif ve ölçüsüz olduğunu iddia etmiştir.

Kurulun Değerlendirmesi: Sistematik ve Tekrar Eden Kusurlar Ahlaka Aykırıdır

Kamu İhale Kurulu, kararında öncelikle ilgili mevzuat hükümlerini ve Kamu İhale Genel Tebliği'nin konuya ilişkin açıklamalarını ele almıştır. Tebliğ, sözleşme hükümlerine aykırı veya idareye zarar verecek fiil ve davranışların, iş ve meslek ahlakına aykırı faaliyet kapsamında değerlendirilebileceğini, ancak bu değerlendirmenin her olayın kendi özgün koşulları içinde yapılması gerektiğini ve takdirin idareye ait olduğunu belirtmektedir.

Kurul, somut olayı bu çerçevede incelemiştir. İdare, ihale dışı bırakma kararına dayanak olarak, başvuru sahibi ile daha önce yürüttüğü beş ayrı sözleşmeye ilişkin çok sayıda belge sunmuştur. Bu belgeler arasında;

  • Haftalık menüye uyulmadığı, kumanya içeriğinin eksik veya niteliksiz (bayat, küflü) olduğu, ürün gramajlarının tutmadığına dair idare kontrol teşkilatınca tutulmuş çok sayıda tutanak,
  • Bu aykırılıkların tekrar etmesi üzerine yükleniciye yapılan resmi uyarı yazıları,
  • Uyarılara rağmen sorunların devam etmesi nedeniyle hakedişlerden yapılan cezai kesintilere ilişkin belgeler (mahsup fişleri, hakediş raporları),
  • Hizmeti alan personelin (tren personeli) kumanyaların kalitesizliği ve eksikliği hakkındaki çok sayıda şikayet dilekçesi bulunmaktadır.

Kurul, bu belgeleri bir bütün olarak değerlendirdiğinde, yaşanan olumsuzlukların münferit ve basit sözleşme ihlalleri olmanın ötesinde, sistematik, sürekli tekrar eden ve hizmetin kalitesini temelden etkileyen bir nitelik taşıdığına kanaat getirmiştir. Yüklenicinin, yapılan tüm uyarılara ve kesilen cezalara rağmen taahhüdünü sözleşmeye ve teknik şartnameye uygun şekilde yerine getirmemekte ısrar etmesi, "iş ve meslek ahlakına aykırı bir tutum" olarak yorumlanmıştır. Kurul, idarenin bu kararını somut ve yeterli delillerle (tutanaklar, yazışmalar, ceza kayıtları) "ispat" ettiğini kabul ederek, takdir yetkisini hukuka uygun kullandığına hükmetmiş ve başvuruyu reddetmiştir.

Analizin Sonucu ve Taraflar İçin Çıkarımlar

Bu karar, 4734 sayılı Kanun'un 10/f maddesinin uygulanmasına ilişkin önemli bir içtihat oluşturmaktadır.

İdareler için en önemli mesaj, yüklenicilerin sözleşme performanslarını titizlikle kayıt altına almaları gerektiğidir. Sözleşmeye aykırı her durum (eksik iş, kalitesiz malzeme, gecikme vb.) mutlaka tutanakla tespit edilmeli, yüklenici yazılı olarak uyarılmalı ve sözleşmede öngörülen cezai müeyyideler uygulanmalıdır. Bu belgeler, gelecekte yapılacak bir ihalede, o yüklenicinin iş ve meslek ahlakına aykırı davrandığını ispatlamak için kullanılacak temel delilleri oluşturacaktır. İdareler, bu yetkiyi kullanırken keyfi davranmamalı, kararlarını somut, tekrar eden ve hizmetin özünü etkileyen kusurlara dayandırmalıdır.

İstekliler açısından ise bu karar, sözleşme yönetiminin ne kadar ciddi bir konu olduğunu göstermektedir. Bir sözleşme kapsamında kesilen cezaları ödemek, o sözleşmeye aykırı davranışın tüm sonuçlarını ortadan kaldırmamaktadır. Sürekli tekrar eden ve uyarılara rağmen düzeltilmeyen hizmet kusurları, gelecekte aynı idarenin ihalelerinden men edilme gibi çok daha ağır bir yaptırıma yol açabilir. Bu nedenle yükleniciler, idarelerden gelen her uyarıyı ciddiye almalı, tespit edilen eksiklikleri derhal gidermeli ve sözleşme performanslarını yüksek tutmaya özen göstermelidirler.