İfa İmkansızlığı İddiası ve Bilirkişi Seçimi: Yargıtay'dan "Uzmanlık Alanı" Uyarısı

Kamu ihalelerinden kaynaklanan davalarda, özellikle teknik konuların ve "ifa imkansızlığı" gibi (TBK 136) karmaşık hukuki durumların aydınlatılması için bilirkişi raporları hayati önem taşır. Ancak, HMK 266. madde uyarınca bilirkişinin "özel ve teknik bilgiye" sahip olması şarttır. Uyuşmazlığın tam kalbine inmeyen, yanlış uzmanlık alanından seçilmiş bir heyetin raporu, davanın kaderini yanlış belirleyebilir. Bu tür karmaşık ihale, sözleşme ve hakediş sorunlarınızda, sürecin doğru yönetilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi için Yaka Danışmanlık uzmanlığından destek almak, davanın teknik boyutuna uygun bilirkişi heyeti seçilmesi için gerekli hukuki itirazları yapmanızı sağlar. Bu analizde, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 12.05.2020 tarihli ve 2019/2672 E., 2020/1099 K. sayılı kararı incelenmiştir.

Kararın İlgili Kısmı

"Mahkemece asıl ve birleşen davalarda ayrı ayrı bilirkişi incelemeleri yaptırılarak raporlar alınmış ve bu raporlarda; davacının sözleşmenin imzalandığı tarihte edimin ifası açısından objektif imkânsızlık bulunup bulunmadığı... yönünde yeterli açıklama ve denetime elverişli bir görüş beyan etmemişlerdir. Kaldı ki asıl ve birleşen dosyalarda rapor alınan bilirkişilerin inşaat mühendisi, mimar, hukukçu ve hesap bilirkişisi olduğu ve mesleki konumları itibarıyla konunun uzmanı olmadıkları da anlaşılmaktadır. ... yetersiz ve uzmanlık alanı uygun olmayan bilirkişi heyetince düzenlenen rapora itibar edilerek karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir."

"Hasarsız Sökülüp Nakledilecek" Şartı ve İfa İmkansızlığı İddiası

Davacı yüklenici, bir voleybol salonu tadilatı işini üstlenmiştir. Sözleşmenin eki olan şartnamede "mevcut... cephe ve çatı kaplamalarının hasar verilmeden sökülerek 150 km ileride... alana naklinin" yapılacağı kararlaştırılmıştır. Yüklenici, işin yapımı sırasında dış cephe kaplamasının (taş cephe kaplaması) harçlı olması ve vidaların taş altında kalması nedeniyle "hasarsız sökülmesinin teknik olarak mümkün olmadığını" (ifa imkansızlığı) idareye bildirmiştir. İdare ise bu durumu kabul etmeyerek, hasar gören malzemelerin bedelini yüklenicinin hakedişinden kesmiştir. Yüklenici, borçlu olmadığının tespiti ve kesilen bedelin iadesi (istirdata dönüşen) için dava açmıştır.

Yargıtay: "Bu Konunun Uzmanı İnşaat Mühendisi Değil"

Mahkeme, bozma sonrası yaptığı yargılamada, (inşaat mühendisi, mimar, hukukçu ve hesap uzmanından) oluşan bir heyetten rapor alarak davayı karara bağlamıştır. Yargıtay, bu bilirkişi heyetini ve raporunu iki temel nedenle yetersiz bulmuştur:

  1. Rapor İçeriği Yetersiz: Rapor, asıl uyuşmazlık konusu olan "objektif ifa imkansızlığı" bulunup bulunmadığı konusunda denetime elverişli ve net bir görüş içermemektedir.
  2. Heyet Uzmanlığı Yetersiz (Bozma Sebebi): Yargıtay, uyuşmazlığın "cephe kaplamalarının hasarsız söküm tekniği" gibi özel bir konu olduğunu, bu konuda inşaat mühendisi veya mimarın yeterli uzmanlığa sahip olmayabileceğini belirtmiştir. Kurul, heyette "uzman makine mühendisi" bulunması gerektiğine işaret ederek, bilirkişilerin "konunun uzmanı olmadıkları" gerekçesiyle rapora itibar edilemeyeceğine karar vermiştir.

Analizin Sonucu

Yargıtay, HMK 266'ya aykırı olarak, uzmanlık alanı uyuşmazlıkla örtüşmeyen ve yetersiz rapor düzenleyen bilirkişi heyetine dayanılarak hüküm kurulmasını hukuka aykırı bulmuş ve kararı bozmuştur. Mahkemeden, aralarında uzman makine mühendisinin de bulunduğu yeni bir heyetle "ifa imkansızlığının" net olarak araştırılmasını istemiştir.

  • İdareler ve Yükleniciler için ders: Teknik uyuşmazlıklarda, davanın başında veya bilirkişi heyeti atandığında, HMK 266 uyarınca heyetin uzmanlık alanlarının uyuşmazlık konusuyla (örneğin; zemin konusunda jeoloji/jeofizik, mekanik söküm konusunda makine, kimyasal analizde kimya mühendisi) tam olarak örtüşüp örtüşmediği kontrol edilmeli ve gerekirse uzmanlık eksikliği nedeniyle itiraz edilmelidir.