Temyiz mi, Yargılamanın İadesi mi? Sayıştay'daki Usul Karmaşası ve "Mahkemeye Erişim Hakkı" İhlali

Sayıştay yargılamasında kanun yolları, yani temyiz ve yargılamanın iadesi süreçlerinin birbiriyle kesişmesi, sorumlular açısından ciddi hukuki belirsizlikler ve hak kayıpları yaratabilmektedir. Bir Daire kararı temyiz edilmişken, aynı Dairenin yeni bir bilgi üzerine (örn: tahsilat yapılması) "yargılamanın iadesi" yoluyla temyizdeki kararı ortadan kaldırması, sorumlunun temyiz hakkını fiilen kullanılamaz hale getirebilir. Bu tür karmaşık ihale, sözleşme ve hakediş sorunlarınızda, sürecin doğru yönetilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi için Yaka Danışmanlık uzmanlığından destek almak, karmaşık usul hukuku labirentinde doğru adımların atılmasını sağlar. Sayıştay Temyiz Kurulu'nun 12.12.2018 tarihli ve 45417 sayılı Kararı, bu usul karmaşasını ve doğurduğu "mahkemeye erişim hakkı" sorununu gözler önüne sermektedir.

Kararın İlgili Kısmı (Azınlık Görüşünden)

"Diğer bir ifade ile temyiz süresi dolmadan karar henüz kesinleşmediğinden yargılamanın iadesine gidilemez. Ancak Sayıştay mevzuatında açık bir düzenleme bulunmadığından, uygulamada bu ilke gözetilmemekte, henüz karar kesinleşmemiş olsa da yargılamanın iadesine gidilebilmektedir."

Temyizdeki İlamın, Dairesi Tarafından İptal Edilmesi

Analize konu olan usul karmaşası şu şekilde gelişmiştir:

  1. Sayıştay Dairesi, bir yapım işindeki fiyat farkı ödemesi nedeniyle sorumlulara tazmin hükmü (Ek İlam 315) verdi.
  2. Sorumlular, bu karara karşı süresi içinde temyiz başvurusunda bulundu.
  3. Temyiz süreci devam ederken, sorumlular aynı zamanda Daireye bir dilekçe vererek, tazmin hükmüne konu tutarın yükleniciden tahsil edildiğini bildirdi.
  4. Daire, bu "tahsilat" bilgisini yeni bir delil kabul ederek yargılamanın iadesi yaptı ve temyizdeki 315 no'lu Ek İlamı kaldırarak, sorumluların beraatine dair yeni bir ek ilam (Ek İlam 346) düzenledi.
  5. Temyiz Kurulu'nun önüne sorumlunun ilk temyiz başvurusu (315 no'lu ilam için) geldiğinde, ortada hukuken temyiz edilecek bir ilam kalmamıştı.

Temyiz Kurulu Çoğunluk Kararı: "Ortadan Kalkan Bir İlam İçin Temyiz Başvurusu Görüşülemez"

Temyiz Kurulu'nun çoğunluk görüşü, süreci usul yönünden değerlendirmiştir. Sorumlunun temyiz ettiği 315 no'lu Ek İlamın, Dairesince yapılan yargılamanın iadesi sonucunda 346 no'lu Ek İlam ile ortadan kalktığını belirtmiştir.

Kalkmış bir ilam hükmü için temyiz müracaatı mümkün olmadığından, Kurul, "YAPILACAK İŞLEM BULUNMADIĞINA" karar vererek temyiz talebini esasa girmeden reddetmiştir.

Azınlık Görüşü: "Bu Karar, Sayıştay'daki Hukuki Belirsizlik Nedeniyle Adil Yargılanma Hakkını İhlal Ediyor"

Karara muhalif kalan üye, bu durumun ciddi bir hak ihlali yarattığını savunmuştur. Azınlık görüşünün temel argümanları şunlardır:

  1. Hukuki Hata: Yargılamanın iadesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre (ve Sayıştay Kanunu'nun atfı gereği) ancak kesinleşmiş hükümlere karşı istenebilir. Oysa temyiz yoluna başvurulan bu karar henüz kesinleşmemişti.
  2. Hukuki Belirsizlik: Sayıştay mevzuatında, bir kararın kesinleşmeden yargılamanın iadesine gidilip gidilemeyeceği konusunda açık bir düzenleme yoktur. Bu belirsizlik, sorumluyu "önce temyize mi, yoksa iadeye mi başvurmalıyım?" ikileminde bırakmaktadır.
  3. Mahkemeye Erişim Hakkı İhlali: Sorumlu, süresinde ve usulüne uygun olarak temyiz hakkını kullanmıştır. Ancak Sayıştay uygulamasındaki bu belirsizlik nedeniyle Daire, temyiz sürecini beklemeden kararı ortadan kaldırmıştır. Sorumlunun, yeni çıkan 346 no'lu ilama karşı da temyiz süresini kaçırmış olabileceği ve bu durumun Anayasa ile korunan "mahkemeye etkili erişim hakkını" ihlal ettiği savunulmuştur.

Azınlık görüşüne göre, sorumlunun ilk temyiz başvurusunun, yeni çıkan (346 no'lu) ilam için de geçerli sayılması ve temyiz hakkının kullandırılması gerekirdi.

Analizin Sonucu

  • Bu karar, Sayıştay yargılama usulündeki kritik bir boşluğu ve "belirlilik" ilkesi sorununu ortaya koymaktadır.
  • Sorumlular (Kamu Görevlileri) için: Bir tazmin kararına karşı hem esastan itirazınız (temyiz) hem de yeni bir deliliniz (yargılamanın iadesi, örn: tahsilat) varsa, mevcut belirsizlik nedeniyle hak kaybı yaşanabilir. Temyiz Kurulu çoğunluğu, Dairenin yargılamanın iadesi ile verdiği yeni kararı esas almaktadır.
  • İdareler için: Bir ilam temyiz edilmiş olsa bile, o ilamı ortadan kaldıracak yeni bir gelişme (tahsilat vb.) yaşanmışsa, bu durumun Daireye "yargılamanın iadesi" talebiyle bildirilmesi, Temyiz Kurulu çoğunluk kararına göre süreci sonlandıran bir yol olarak görünmektedir.