4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, ihalelere katılacak isteklilerde sadece ekonomik ve teknik yeterlik değil, aynı zamanda belirli bir güvenilirlik ve mesleki sicil temizliği de aramaktadır. Kanun'un 10'uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (e) bendi, "ihale tarihinden önceki beş yıl içinde, mesleki faaliyetlerinden dolayı yargı kararıyla hüküm giyen" isteklilerin ihale dışı bırakılacağını amir bir dille hükme bağlamıştır. Bu hükmün uygulanmasında "mahkumiyetin mesleki faaliyetle ilgili olup olmadığı" ve "beş yıllık sürenin nasıl hesaplanacağı" gibi konular, sıkça uyuşmazlıklara neden olmaktadır. Bu tür ağır sonuçlar doğuran yeterlik kriterlerinin yorumlanması ve uygulanması, Yaka Danışmanlık gibi ihale hukuku alanında uzmanlaşmış firmalardan danışmanlık almayı gerekli kılmaktadır. Kamu İhale Kurulunun 06.08.2025 tarihli ve 2025/UY.I-1668 sayılı kararı, bu iki kritik sorunun nasıl değerlendirildiğine dair önemli bir örnek teşkil etmektedir.
Olayın Gelişimi: Geçmiş Mahkumiyet ve Hükmün Açıklanması
Karara konu olan bir kavşak yapım ihalesinde, başvuru sahibi iş ortaklığı ekonomik açıdan en avantajlı teklif sahibi olarak belirlenmiş ve sözleşmeye davet edilmiştir. Ancak idare, sözleşme öncesi istenen belgeleri incelerken, iş ortaklığının özel ortağı olan limited şirketin müdürünün adli sicil kaydında bir mahkumiyet hükmü bulunduğunu tespit etmiştir.
Söz konusu mahkumiyetin hukuki süreci oldukça karmaşıktır:
- İlk Karar (2012): Şirket müdürü, 2008 yılında işlenen "Hakkı Olmayan Yere Tecavüz Etme" suçundan dolayı 2012 yılında bir mahkumiyet almış, ancak mahkeme "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına" (HAGB) karar vermiştir. HAGB, sanığın denetim süresi içinde yeni bir suç işlememesi halinde mahkumiyetin ortadan kalkmasını sağlayan bir kurumdur.
- İkinci Suç (2017): Şirket müdürü, denetim süresi içindeyken "Tehdit, Hakaret" suçlarından yeni bir mahkumiyet almış ve bu karar 2017'de kesinleşmiştir.
- Hükmün Açıklanması (2018-2021): İkinci suçun işlenmesi nedeniyle, ilk davaya bakan mahkeme dosyayı yeniden ele almış ve 2018 yılında, 2012'de geri bıraktığı hükmü açıklamıştır. Bu açıklanan hüküm, istinaf sürecinin ardından 11.10.2021 tarihinde kesinleşmiştir.
İdare, 11.10.2021 tarihli bu kesinleşmiş mahkumiyetin, 21.05.2025 olan ihale tarihinden önceki beş yıllık süre içinde olması ve suçun (taş ocağı faaliyetleri sırasında başkasının arazisine tecavüz) şirketin mesleki faaliyetiyle ilgili olması nedeniyle, isteklinin teklifini değerlendirme dışı bırakmış ve geçici teminatını gelir kaydetmiştir.
Kurulun Değerlendirmesi: Kesinleşme Tarihi ve Mesleki Faaliyet Bağlantısı Esastır
Kamu İhale Kurulu, idarenin kararını ve işlemini hukuka uygun bularak başvuruyu reddetmiştir. Kurul'un kararındaki temel argümanlar şunlardır:
- Beş Yıllık Sürenin Başlangıcı: Kamu İhale Genel Tebliği uyarınca, beş yıllık sürenin başlangıcı olarak mahkemece verilen hükmün kesinleştiği tarih esas alınır. Olayda, suçun işlendiği tarih (2008) veya ilk HAGB kararının verildiği tarih (2012) değil, hükmün açıklanması sonrası verilen kararın kesinleştiği 11.10.2021 tarihi dikkate alınmalıdır. İhale tarihi olan 21.05.2025'ten geriye doğru beş yıl gidildiğinde, bu kesinleşme tarihinin yasal süre içinde kaldığı açıktır.
- Mesleki Faaliyetle İlgisi: Kurul, mahkumiyete konu suçun mesleki faaliyetle ilgili olup olmadığını değerlendirmiştir. Şirketin ticaret sicili kayıtlarında faaliyet konuları arasında "taş ve mermer ocaklarının ruhsatlarını almak ve işletmek" bulunduğu, mahkeme kararında da suçun "taş ocağı faaliyetleri sırasında" işlendiğinin belirtildiği tespit edilmiştir. Bu durum, suç ile şirketin mesleki faaliyeti arasında doğrudan bir illiyet bağı kurmaktadır. Tebliğ uyarınca, bu tür bir mahkumiyetin ihale dışı bırakma için yeterli olduğu, ayrıca mahkemenin "meslekten men" gibi bir feri cezaya hükmetmiş olmasının gerekmediği vurgulanmıştır.
Bu iki temel tespitten hareketle Kurul, başvuru sahibinin Kanun'un 10. maddesi kapsamında ihaleye katılamayacak durumda olduğuna ve bu durumun sözleşme öncesi tespiti üzerine ihale dışı bırakılarak geçici teminatının gelir kaydedilmesi işleminin mevzuata uygun olduğuna karar vermiştir.
Analizin Sonucu ve Taraflar İçin Çıkarımlar
- İdareler Açısından: İdareler, sözleşme öncesi sunulan adli sicil kayıtlarını incelerken, HAGB kararlarının sonradan açıklanması gibi karmaşık durumları dikkatle değerlendirmelidir. Beş yıllık sürenin hesabında, suçun işlendiği tarihe değil, mahkumiyet hükmünün kesinleştiği tarihe odaklanmalıdırlar. Ayrıca, suçun "mesleki faaliyetle" olan ilgisini kurarken, isteklinin ana sözleşmesindeki veya ticaret sicilindeki faaliyet alanlarını dikkate almalıdırlar.
- İstekliler Açısından: Tüzel kişi istekliler, şirketlerini temsil ve idareye yetkili kişilerin (yönetim kurulu üyeleri, şirket müdürleri vb.) adli sicil durumlarını düzenli olarak kontrol etmelidir. Özellikle HAGB kararı bulunan bir yöneticinin, denetim süresi içinde yeni bir suç işlemesi halinde, eski mahkumiyetin canlanarak ihalelere katılım açısından ciddi bir engel oluşturabileceği unutulmamalıdır.




Yorum Bırak