Mesleki Faaliyetten Men Edilenlerin İhalelerdeki Durumu

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, ihalelere katılacak isteklilerde sadece ekonomik ve teknik yeterlik değil, aynı zamanda belirli bir güvenilirlik standardı da arar. Bu kapsamda Kanun'un 10. maddesi, ihaleye katılımı engelleyen durumları sıralar. Bu durumlardan biri olan "(e) bendi", "ihale tarihinden önceki beş yıl içinde, mesleki faaliyetlerinden dolayı yargı kararıyla hüküm giyen" isteklilerin ihale dışı bırakılmasını öngörür. Bu hükmün kapsamı ve yorumlanması, özellikle mahkûmiyet kararının içeriği ve niteliği bakımından uygulamada tereddütlere yol açabilmektedir. Kamu İhale Kurulunun 03.09.2025 tarihli ve 2025/UY.II-1859 sayılı kararı, bu konuya önemli bir açıklık getirmektedir. Karar, mesleki faaliyetten kaynaklı bir mahkûmiyetin, cezanın türü veya ek olarak bir meslekten men cezası verilip verilmediğine bakılmaksızın, ihale dışı bırakılma için yeterli olduğunu ortaya koymaktadır.

Yasal Dayanak ve İlgili Düzenlemeler

4734 sayılı Kanun'un 10. maddesinin dördüncü fıkrasının (e) bendi, ihaleye katılımda bir yasaklama hali olarak mesleki faaliyetten kaynaklı mahkûmiyeti düzenler. Kamu İhale Genel Tebliği'nin 17.5'inci maddesi bu hükmün uygulanmasına ilişkin detaylı açıklamalar içerir. Tebliğ'in ilgili maddesi, Danıştay kararı sonrası yapılan değişiklikle, idarelerin bu hükmü uygularken mahkûmiyet kararının "mesleki faaliyetin yürütülmesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını" göz önünde bulundurması gerektiğini vurgular.

Buradaki kritik ayrım şudur: Hükmün uygulanması için mahkûmiyetin mesleki faaliyetle ilgili olması şarttır, ancak mahkemenin ayrıca Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesi uyarınca "belli bir meslek veya sanatın icrasının yasaklanması" gibi bir güvenlik tedbirine hükmetmiş olması şart değildir. Önceki Tebliğ düzenlemesi bu yönde bir yoruma kapı aralasa da, Danıştay'ın iptal kararı ve sonrasındaki yeni düzenleme ile odak noktası, mahkûmiyetin kaynağına, yani mesleki faaliyetle olan illiyet bağına çevrilmiştir. Dolayısıyla, bir şantiye şefinin, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almaması nedeniyle meydana gelen bir iş kazasından dolayı "taksirle yaralama" suçundan ceza alması, doğrudan mesleki faaliyetinden kaynaklanan bir mahkûmiyet halidir.

Kurulun Değerlendirmesi

Somut olayda, bir yapım işi ihalesinde ekonomik açıdan en avantajlı teklif sahibi olarak belirlenen iş ortaklığının pilot ortağının şirket müdürünün, daha önceki bir projede şantiye şefi olarak görev yaparken meydana gelen iş kazası nedeniyle "taksirle yaralama" suçundan adli para cezasına mahkûm edildiği tespit edilmiştir. İdare, bu durumu 4734 sayılı Kanun'un 10. maddesinin (e) bendi kapsamında değerlendirerek, isteklinin ihale tarihinde yasaklı durumda olduğuna ve bu durumu gizleyerek gerçeğe aykırı taahhütname sunduğuna karar vermiş, bu gerekçeyle istekliyi ihale dışı bırakarak geçici teminatını gelir kaydetmiştir.

Başvuru sahibi ise, mahkeme kararında Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesi uyarınca bir meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına hükmedilmediğini, dolayısıyla Kanun'un 10/e maddesinin uygulanamayacağını iddia etmiştir.

Kurul, yaptığı değerlendirmede, öncelikle mahkûmiyet kararının içeriğini incelemiştir. Mahkeme kararında, sanığın "şantiye şefi olarak görev yaptığı, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önlemleri almaması, gerekli denetimleri yapmaması" nedeniyle asli kusurlu bulunarak "taksirle yaralama" suçundan cezalandırıldığı açıkça belirtilmektedir. Kurul, bu tespitin, mahkûmiyet halinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde "mesleki faaliyetin yürütülmesinden" kaynaklandığını gösterdiğini saptamıştır.

Başvuru sahibinin "meslekten men kararı yoksa 10/e uygulanamaz" şeklindeki temel argümanını ise Kurul, güncel mevzuat ve yargı kararları ışığında reddetmiştir. Kurul, Kamu İhale Genel Tebliği'nin ilgili maddesinin Danıştay tarafından iptal edilmesi sonrası yapılan değişikliğe atıfta bulunarak, artık Kanun hükmünün uygulanması için feri ceza olarak meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına hükmedilmiş olması şartının aranmadığını belirtmiştir. Önemli olan tek kriterin, mahkûmiyetin mesleki faaliyetle ilgili olmasıdır. Somut olayda bu şart sağlandığından, isteklinin ihale tarihinde ihalelere katılamayacak durumda olduğu ve bu durumu beyan etmeyerek gerçeğe aykırı taahhütte bulunduğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenle idarenin, istekliyi ihale dışı bırakarak geçici teminatını gelir kaydetmesi işlemi hukuka uygun bulunmuş ve başvuru reddedilmiştir.

Analizin Sonucu ve Taraflar İçin Çıkarımlar

Kurulun bu kararı, mesleki faaliyetten kaynaklı mahkûmiyetlerin ihale süreçlerine etkisi konusunda net bir çerçeve çizmektedir.

İdareler için: İdareler, ihale üzerinde kalan isteklilerin ve tüzel kişi ise ilgili ortak/yöneticilerinin adli sicil kayıtlarını incelerken, herhangi bir mahkûmiyet kararı ile karşılaştıklarında, kararın gerekçesini dikkatle okumalıdır. Eğer mahkûmiyet, kişinin yürüttüğü mesleki görev (mühendislik, şantiye şefliği, doktorluk vb.) sırasındaki bir eylem veya ihmalden kaynaklanıyorsa, mahkemece ayrıca bir meslekten men cezası verilip verilmediğine bakılmaksızın, 4734 sayılı Kanun'un 10/e maddesi uyarınca işlem tesis etmelidir. Bu durumda olan isteklinin, ihale tarihinde bu durumda olmadığını taahhüt etmesi "gerçeğe aykırı taahhüt" olarak kabul edilmeli ve geçici teminatı gelir kaydedilmelidir.

İstekliler için: Tüzel kişi isteklilerin yetkilileri (şirket müdürü, yönetim kurulu üyeleri vb.) ve gerçek kişi istekliler, kendi adli sicil durumlarını ihale tarihi itibarıyla çok iyi bilmek zorundadır. Özellikle mesleki faaliyetleri kapsamında haklarında açılmış ceza davaları bulunanlar, bu davaların sonuçlarını yakından takip etmelidir. Bir ceza davası sonucunda, cezanın türü ne olursa olsun (hapis, adli para cezası), eğer suç mesleki faaliyetle ilgiliyse, bu durum kesinleşmiş mahkûmiyet kararının tarihinden itibaren beş yıl süreyle ihalelere katılımı engeller. Bu durumda olan bir kişinin ortağı veya yöneticisi olduğu bir şirket ihaleye katılır ve durumu gizlerse, ihale kazanılsa bile sözleşme imzalanamayacağı gibi, geçici teminatın gelir kaydedilmesi gibi ciddi bir yaptırımla karşı karşıya kalınacaktır. Bu karar, mesleki sorumluluğun ihale hukukundaki yansımalarının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.