İdari yargılama hukukunun temel prensiplerinden biri, mahkeme kararlarının şahsiliği ilkesidir. Bu ilke uyarınca, bir idari işlemin iptaline ilişkin mahkeme kararı, kural olarak sadece o davayı açan taraf lehine hukuki sonuç doğurur. Kamu ihale süreçlerinde bu ilke, Kamu İhale Kurulunun (KİK) "eşit muamele" ilkesi çerçevesinde re'sen inceleme yapma yetkisiyle zaman zaman çatışma potansiyeli taşır. Bir KİK kararıyla aynı gerekçeyle elenen birden fazla istekli olduğunda, bunlardan sadece birinin mahkemeye gidip kazanması durumunda, diğerlerinin bu karardan yararlanıp yararlanamayacağı önemli bir hukuki sorundur. İhale süreçlerinin bu denli karmaşık hukuki dinamikler içermesi, hak kayıplarını önlemek adına Yaka Danışmanlık gibi uzman danışmanlık firmalarının önemini ortaya koymaktadır. Kamu İhale Kurulunun 30.07.2025 tarihli ve 2025/UH.II-1602 sayılı kararı, bu iki ilkenin kesişim noktasında Kurul'un nasıl bir tutum sergilediğini netleştirmektedir.

Olayın Arka Planı: Aynı Gerekçe, Farklı Hukuki Yollar

Karara konu olan personel taşıma hizmeti ihalesinde, KİK daha önceki bir kararıyla (05.02.2025 tarihli ve 2025/UH.II-434 sayılı karar), aşırı düşük teklif açıklaması sunan iki isteklinin (A ve B firmaları) tekliflerini, "satış tutarı tespit tutanaklarının usulüne uygun doldurulmadığı" şeklinde aynı gerekçeyle uygun bulmayarak değerlendirme dışı bırakılmaları yönünde düzeltici işlem belirlemiştir.

Bu karar üzerine idare, her iki isteklinin teklifini de değerlendirme dışı bırakmıştır. Ancak sonrasında izlenen hukuki yollar farklılaşmıştır:

  • A Firması: KİK'in düzeltici işlem kararına karşı İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkeme, A firmasının aşırı düşük teklif açıklamasının mevzuata uygun olduğuna karar vererek KİK kararının ilgili kısmını iptal etmiştir.
  • B Firması (Başvuru Sahibi): KİK'in aynı kararına karşı dava açma yoluna gitmemiştir.

Mahkemenin A firması lehine verdiği iptal kararı üzerine KİK, mahkeme kararını uygulamak amacıyla yeni bir karar (14.05.2025 tarihli ve 2025/MK-71 sayılı karar) almış ve sadece A firmasının teklifinin yeniden değerlendirmeye alınması gerektiğine hükmetmiştir. Bunun üzerine idare, A firmasını ihaleyi kazanan istekli olarak belirlemiştir. Bu gelişme üzerine B firması, "A firması ile aynı gerekçeyle elenmiştik, mahkeme kararı o gerekçeyi hukuka aykırı bulduğuna göre, bu kararın sonuçlarından eşit muamele ilkesi gereği biz de yararlanmalıyız" diyerek Kuruma başvurmuştur.

Kurulun Kararı: Mahkeme Kararı Sadece Davacı İçin Bağlayıcıdır

Kamu İhale Kurulu, B firmasının bu talebini reddetmiştir. Kurul'un kararının temelinde, Anayasa ve İdari Yargılama Usulü Kanunu'na dayanan "mahkeme kararlarının şahsiliği" ilkesi yatmaktadır. Kurul, şu temel argümanları öne sürmüştür:

  1. İdari İşlemin Kesinliği: B firması, kendisi hakkında tesis edilen KİK kararına karşı yasal süresi içinde dava açmamıştır. Bu nedenle, 05.02.2025 tarihli karar, B firması açısından idari yönden kesinleşmiş ve hukuki geçerliliğini koruyan bir işlemdir.
  2. Mahkeme Kararının Sınırları: Ankara 7. İdare Mahkemesinin verdiği iptal kararı, sadece davacı olan A firması yönünden hüküm ifade eder. İdare ve KİK, bu kararın gereğini yerine getirirken sadece davacı A firması ile ilgili işlem tesis etmekle yükümlüdür. Mahkeme kararının kapsamını genişleterek, davada taraf olmayan B firması lehine de uygulama yapmak, mahkeme kararının sınırlarını aşmak anlamına gelir.
  3. Eşit Muamele İlkesinin Uygulama Alanı: KİK'in eşit muamele ilkesi uyarınca re'sen inceleme yapma yetkisi, kendi idari inceleme süreciyle sınırlıdır. Kurum, bir mahkeme kararını uygularken, o kararın getirdiği hukuki durumu diğer isteklilere teşmil etme (yayma) gibi bir yetkiye sahip değildir. Aksi bir durum, dava açarak hak arama yolunu seçen ile seçmeyen arasındaki ayrımı ortadan kaldırır ve hak arama hürriyetinin ruhuna aykırı olur.

Analizin Sonucu ve Taraflar İçin Çıkarımlar

Bu karar, kamu ihale uyuşmazlıklarında hak arama sürecinin bireyselliğini ve proaktif olmanın önemini vurgulamaktadır.

  • İdareler Açısından: İdareler, mahkeme kararlarını uygularken kararın lafzına ve kapsamına sıkı sıkıya bağlı kalmalıdır. Bir istekli lehine verilen bir kararı, "nasılsa gerekçe aynı" diyerek dava açmamış diğer isteklilere de uygulamak, yetki aşımı anlamına gelebilir ve yeni hukuki sorunlara yol açabilir.
  • İstekliler Açısından: Bir KİK kararının hukuka aykırı olduğunu düşünen her istekli, kendi adına yasal süresi içinde dava açma hakkını kullanmalıdır. Başka bir isteklinin açtığı davanın sonucunu beklemek veya o davanın lehe sonuçlanması halinde bu karardan yararlanmayı ummak, bu kararın gösterdiği gibi, bir hak kaybıyla sonuçlanacaktır. Hukuki süreçler kişiseldir ve hak, ancak onu arayan kişiye verilir.

Sonuç olarak Kurul, başvuru sahibi isteklinin, hakkında kesinleşmiş bir idari karar bulunması ve tarafı olmadığı bir mahkeme kararından yararlanamayacağı gerekçesiyle itirazen şikâyet başvurusunu reddetmiştir.