Kamu ihalelerinin temel amacı, ihtiyaçların en uygun şartlarla, zamanında ve rekabetçi bir ortamda karşılanmasıdır. Bu amaca ulaşabilmek için idarelerin, ihaleye katılımı kısıtlayıcı ve rekabeti daraltıcı düzenlemelerden kaçınması esastır. İhale dokümanlarında yer alan her bir kriterin, kanunun temel ilkeleri olan rekabet, eşit muamele ve kaynakların verimli kullanılması süzgecinden geçmesi gerekir. İhale süreçlerinde karşılaşılan bu tür hukuki sorunlar, firmaların hak kaybına uğramasına neden olabilmektedir. Bu noktada Yaka Danışmanlık, ihale, sözleşme ve hakediş konularında sunduğu profesyonel destekle, sürecin mevzuata uygun ve adil bir şekilde ilerlemesine katkıda bulunur. Kamu İhale Kurulunun 16.07.2025 tarihli ve 2025/UH.II-1499 sayılı kararı, araç kiralama ihalelerinde sıkça karşılaşılan "kendi malı olma" şartının hukuki sınırlarını net bir şekilde çizen ve rekabet ilkesinin önemini vurgulayan bir karardır.

İdari Şartnamedeki Rekabeti Kısıtlayıcı Düzenleme

Bir belediye iştiraki, 10 ay süreli ve 78 aracı kapsayan şoförsüz araç kiralama hizmet alımı için ihaleye çıkmıştır. İhalenin İdari Şartnamesi'nin "Diğer hususlar" başlıklı 48. maddesinde, "Kiralanacak araçlara ilişkin kendi malı olma zorunluluğu bulunmaktadır. Yüklenici, sözleşme öncesinde araçlara ait kendi adına düzenlenmiş olan ruhsatları idareye sunmak zorundadır." şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.

Bu düzenleme, ihaleye katılmak isteyen ancak araç filosunu kiralama (leasing) veya başka yöntemlerle oluşturan firmaların ihaleye teklif vermesini fiilen imkansız hale getirmiştir. Bir istekli olabilecek firma, bu düzenlemenin rekabeti engellediği ve mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle konuyu Kamu İhale Kuruluna taşımıştır.

Kurulun "Kendi Malı Olma" Şartına İlişkin Değerlendirmesi

Kamu İhale Kurulu, şikayete konu düzenlemeyi Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği'nin 41. maddesi çerçevesinde değerlendirmiştir. İlgili madde, işin yapılabilmesi için gerekli olan makine, teçhizat ve diğer ekipmanın "yeterlik kriteri olarak belirlenemeyeceğini" açıkça hüküm altına almaktadır. Yönetmelik, idarelere bu konuda çok sınırlı bir esneklik tanımaktadır: İşin niteliği gerektiriyorsa, kendi malı olması istenen ekipman, sadece "fiyat dışı unsur" olarak belirlenebilir. Fiyat dışı unsur olarak belirlendiğinde dahi, bunun toplam değerlendirme puanı içindeki ağırlığı %1'i geçemez.

İncelenen ihalede ise idare, bu kuralı tamamen göz ardı etmiştir. "Kendi malı olma" şartı, bir fiyat dışı unsur olarak değil, ihaleye katılım için mutlak bir zorunluluk, yani bir yeterlik kriteri olarak getirilmiştir. Bu durum, Yönetmeliğin amir hükmüne açıkça aykırıdır.

Kurul, bu düzenlemenin ihaleye yalnızca, kiralanacak 78 aracın tamamına kendi mülkiyetinde sahip olan firmaların katılmasına imkan tanıdığını tespit etmiştir. Araç kiralama sektörünün işleyişi göz önüne alındığında, bu denli büyük bir filoyu öz malı olarak bulunduran firma sayısının son derece kısıtlı olduğu açıktır. Dolayısıyla, bu şart 4734 sayılı Kanun'un 5. maddesinde yer alan "rekabeti sağlama" ve "eşit muamele" temel ilkelerini doğrudan ihlal etmektedir. İhalenin amacı, ihtiyacın en uygun bedelle karşılanmasıdır; araçların mülkiyetinin yüklenicide olması, hizmetin kalitesini doğrudan etkileyen bir unsur değildir. Yüklenici, taahhüt ettiği araçları sözleşme süresince idarenin kullanımına sunabildiği sürece, bu araçları nasıl temin ettiği (öz malı, kiralama vb.) kendi ticari kararıdır.

Analizin Sonucu ve Taraflar İçin Çıkarımlar

Kamu İhale Kurulunun ihaleyi iptal etme kararı, idarelerin doküman hazırlama süreçlerinde uymaları gereken temel ilkeleri hatırlatması açısından büyük önem taşımaktadır.

İdareler için: İhale dokümanlarını hazırlarken, getirdikleri her bir şartın rekabeti kısıtlayıp kısıtlamadığını dikkatle analiz etmelidirler. Özellikle makine ve ekipmana ilişkin olarak "kendi malı olma" şartını bir yeterlik kriteri olarak asla getiremezler. Bu tür bir gereklilik, mevzuata açıkça aykırı olduğu gibi, potansiyel istekli sayısını ciddi ölçüde azaltarak kamunun daha yüksek maliyetlerle hizmet almasına neden olur. İdareler, ihtiyaçlarını tanımlarken "neye ihtiyaç duyduklarına" odaklanmalı, yüklenicinin bu ihtiyacı "nasıl karşılayacağına" dair rekabeti daraltıcı kısıtlamalardan kaçınmalıdır.

İstekliler için: İhale dokümanlarını incelerken, katılımı haksız yere kısıtlayan bu gibi şartlara karşı dikkatli olmalıdırlar. "Kendi malı olma zorunluluğu" gibi mevzuata aykırı düzenlemeler fark ettiklerinde, ihale tarihinden önce şikayet mekanizmasını kullanarak bu düzenlemelerin kaldırılmasını talep etmelidirler. Bu karar, isteklilerin rekabeti korumak adına proaktif davranmalarının ne kadar etkili olabileceğini göstermektedir.

Sonuç olarak, Kurul'un bu kararı, kamu ihale sisteminin temel direği olan rekabet ilkesinin korunması yönünde atılmış önemli bir adımdır. Bir yeterlik kriteri olarak dayatılan "kendi malı olma" şartının hukuka aykırılığı net bir şekilde ortaya konulmuş ve bu tür düzenlemeleri içeren ihalelerin iptal edileceği mesajı güçlü bir şekilde verilmiştir.