Görevi Kötüye Kullanmada Kritik Ayrım: Kamu Zararı Yoksa Bile "Haksız Menfaat" Suçu Oluşturur!

Görevi kötüye kullanma (TCK 257) suçunun oluşabilmesi için, kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı hareket etmesinin yanı sıra, üç "objektif cezalandırma şartı"ndan birinin gerçekleşmesi zorunludur: 1) Kişilerin mağduriyeti, 2) Kamunun zararı, 3) Kişilere haksız menfaat sağlanması. Özellikle kanuna aykırı personel alımlarında, işe alınan kişi fiilen çalışıp emeğinin karşılığını almışsa "kamu zararı"nın (ekonomik zarar) oluşup oluşmadığı tartışmalıdır. Bu tür karmaşık ceza ve idare hukuku sorunlarınızda, sürecin doğru yönetilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi için Yaka Danışmanlık uzmanlığından destek almak, TCK 257'nin aradığı bu üç unsur arasındaki ince farkları analiz ederek savunma stratejinizi belirlemenizi sağlar. Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin 2015/9044 K. sayılı kararı, "kamu zararı" olmasa bile "haksız menfaat" unsurunun suçu oluşturmak için yeterli olduğunu netleştirmiştir.

Kararın İlgili Kısmı

"...alım usulleri kanuna aykırı olsa bile işçilerin çalışması nedeniyle kamu zararı oluşmadığı, ancak bu işçilere menfaat sağlanması nedeniyle TCK'nın 257/1. maddesindeki objektif cezalandırma şartlarından kişilere haksız menfaat sağlama hususunun gerçekleştiği ve yüklenen suçun bu suretle oluştuğu gözetilerek yapılan incelemede..."

Olayın Arka Planı: Bütçe Limitini Aşan Personel Alımı

Bir belediye başkan vekili (sanık), 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 49. maddesine aykırı olarak, belediye bütçesinin personel gideri (%40) limitini aşacak şekilde ve İçişleri Bakanlığı'ndan izin almadan 3 adet işçi alır. Bu eylem "belediyeyi zarara uğrattığı" gerekçesiyle sanık hakkında TCK 257'den dava açılır ve yerel mahkeme mahkumiyet kararı verir.

Yargıtay'ın Analizi: Zarar Yok, Ama Menfaat Var!

Yargıtay 5. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin mahkumiyet gerekçesini (zarar) düzeltir ancak suçun oluştuğu yönündeki sonucu (mahkumiyeti) esasen doğru bulur:

  1. Kamu Zararı Yoktur: Yargıtay, her ne kadar alım usulü kanuna aykırı olsa da, işe alınan 3 işçi belediyede fiilen çalışmıştır. Emeğinin karşılığını alan işçiye ödenen maaş, 5018 S.K. kapsamında bir "kamu zararı" (karşılıksız ödeme) değildir. Dolayısıyla TCK 257'nin "kamu zararı" unsuru oluşmamıştır.
  2. Haksız Menfaat Vardır: Ancak Yargıtay, TCK 257'nin "veya kişilere haksız bir menfaat sağlama" unsuruna dikkat çeker. Kanuna aykırı bir usulle (limitleri aşarak, izinsiz olarak) bu 3 kişiyi işe almak, onlara "kamuda istihdam edilme" şeklinde haksız bir menfaat sağlamaktır.
  3. Sonuç: Eylem (usulsüz alım) ve sonuç (haksız menfaat) birleştiği için TCK 257 suçu oluşmuştur.

Yargıtay'ın Diğer Bozma Gerekçeleri (HAGB):

Yargıtay, suçun oluştuğunu kabul etse de kararı usulden bozar. Mahkeme, sanık hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB - CMK 231) kararı vermeyi "zarar karşılanmadı" gerekçesiyle reddetmiştir. Oysa Yargıtay'a göre:

  • CMK 231'deki "zarar", somut, maddi bir zarardır.
  • Bu olayda (işçiler fiilen çalıştığı için) giderilmesi gereken maddi bir kamu zararı yoktur.
  • Bu nedenle mahkeme, "zarar" gerekçesini kullanamaz; sanığın kişilik özelliklerine vs. bakarak HAGB'yi yeniden değerlendirmelidir.

Analizin Sonucu

Bu karar, TCK 257'nin (görevi kötüye kullanma) ne kadar geniş yorumlanabileceğini göstermektedir.

  • İdareler ve Kamu Görevlileri İçin: Kanuna aykırı (usulsüz, hatır, liyakatsiz) bir personel alımı yaptığınızda, o personel fiilen çalışıp maaşını hak etse bile, "kamu zararı"ndan kurtulabilirsiniz ancak "haksız menfaat sağlama" unsurundan dolayı TCK 257'den ceza alma riskiniz devam eder.
  • Hukuki Çıkarım: TCK 257'nin objektif cezalandırma şartları (zarar, mağduriyet, menfaat) birbirinden bağımsız ve seçimliktir. Birinin olmaması (örn: kamu zararı), diğerinin (örn: haksız menfaat) varlığı halinde suçun oluşmasına engel değildir.
  • HAGB Yorumu: "Zararın giderilmesi" şartı, sadece maddi ve somut zararlar için geçerlidir. "Haksız menfaat" sağlanan (ama maddi zarar olmayan) durumlarda, HAGB kararı "zarar giderilmedi" diye reddedilemez.