Yargıtay'dan CMK 225 Uyarısı: TCK 257'den Açılan Davada TCK 235'ten Mahkûmiyet Verilemez!

Ceza yargılamasında mahkemelerin yetki sınırlarını çizen en temel ilke "iddianameye bağlılık"tır. Savcılık tarafından açılan bir davada, mahkemenin fiili veya hukuki durumu farklı değerlendirmesi mümkün olsa da, bu durum iddianamede hiç yer almayan, tamamen farklı bir suçtan hüküm kurma serbestisi tanımamaktadır. Bu tür karmaşık ihale, sözleşme ve hakediş sorunlarınızda, sürecin doğru yönetilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi için Yaka Danışmanlık uzmanlığından destek almak, hakkınızdaki iddiaların hukuki sınırlarını (CMK 225-226) doğru tespit ederek savunma hakkınızın kısıtlanmasını engeller.

Bu analizde, Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin 22.01.2025 tarihli kararı incelenmektedir. Karar, "görevi kötüye kullanma" davasının, "ihaleye fesat" mahkûmiyetine nasıl dönüşemeyeceğini "davasız yargılama olmaz" ilkesi üzerinden açıklamaktadır.

Kararın İlgili Kısmı

"...sanıklar hakkında düzenlenen iddianamede 'ihaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan kişilerin ihaleye veya ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engelleme' şeklinde ihaleye fesat karıştırma suçuna ilişkin bir anlatıma yer verilmemesi... sanıklar hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan usulüne uygun açılmış bir kamu davasının bulunmadığının kabulü gerekmektedir. ... mevcut hali ile ihaleye fesat karıştırma suçundan hüküm kurulmasının 5271 sayılı Kanun'un 225. maddesine aykırılık teşkil edeceği... davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı gözetilmeden... mahkumiyet hükümleri kurulması isabetsizdir."

Olayın Arka Planı: En Avantajlı Teklif Yerine İkinci Teklife İhale Verilmesi

Bir belediye binasının ince işçiliğinin yapımına ilişkin 17.07.2011 tarihinde yapılan ihalede, ihale komisyonunda görevli sanıkların, ihaleyi ekonomik olarak en avantajlı teklifi sunan firmaya vermeleri gerekirken, en avantajlı ikinci teklifi sunan firmaya vererek kamunun zararına neden oldukları iddia edilmiştir.

Savcılık Eylemi "Görevi Kötüye Kullanma" Olarak Nitelendirdi

Cumhuriyet Başsavcılığı, bu eylemi 30.04.2012 tarihli iddianame ile "görevi kötüye kullanma" (TCK 257) suçu olarak vasıflandırmış ve sanıkların bu suçtan cezalandırılması talebiyle kamu davası açmıştır. İddianamede, eylemin "ihaleye fesat karıştırma" (TCK 235) olduğuna dair bir anlatım veya talep bulunmamaktadır.

Mahkemenin Hatası: Dava Açılmayan Suçtan Mahkûmiyet Vermesi

Yargılamayı yapan Asliye Ceza Mahkemesi, savcılığın TCK 257 talebinin dışına çıkmıştır. Mahkeme, sanıkların eyleminin TCK 235 kapsamında "ihaleye katılma yeterliğine... sahip olan kişilerin... katılmalarını engelleme" fiilini oluşturduğunu kabul ederek, sanıklar hakkında "ihaleye fesat karıştırma" suçundan mahkûmiyet hükmü kurmuştur.

Yargıtay "Davasız Yargılama Olmaz" Dedi (CMK 225)

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ilk olarak "eylemde hile unsuru yok, bu nedenle TCK 235 değil TCK 257 oluşur" gerekçesiyle onama kararına itiraz etmiştir.

Yargıtay 5. Ceza Dairesi, bu itirazı "değişik gerekçeyle" kabul ederek mahkûmiyet hükmünü bozmuştur. Yargıtay'ın bozma gerekçesi, eylemin hileli olup olmasından (suçun esası) ziyade, "yargılama usulü" ile ilgilidir:

  1. İddianameye Bağlılık: CMK 225. maddesi uyarınca, mahkemenin hükmü, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve fail hakkında verilebilir.
  2. Dava Açılmamış: İddianamede, sanıkların eyleminin TCK 235'teki (ihaleye fesat) hangi seçimlik hareketi oluşturduğuna dair hiçbir anlatım veya talep yoktur.
  3. Sonuç: Savcılık TCK 257'den dava açmışken, mahkemenin TCK 235'ten mahkûmiyet vermesi "davasız yargılama" niteliğindedir ve CMK 225'e açıkça aykırıdır.

Analizin Sonucu

Bu karar, mahkemelerin "suç vasfını değiştirme" yetkisinin sınırlarını çizmesi bakımından emsal niteliğindedir:

  • CMK 226 vs. CMK 225 Farkı: Mahkeme, iddianamede anlatılan fiilin hukuki niteliğinin değiştiğini (örn: TCK 257/1 yerine 257/2 olduğunu) düşünürse, sanığa ek savunma hakkı (CMK 226) vererek yargılamaya devam edebilir. Ancak bu olayda olduğu gibi, iddianamede hiç anlatılmayan ve davası açılmayan farklı bir suçtan (TCK 235) hüküm kuramaz. Bu durum "ek savunma" ile aşılamaz, "davasız yargılama" (CMK 225) ihlalidir.
  • İddianamenin Sınırları: İddianame, ceza davasının "çerçevesini" çizer. Mahkeme bu çerçevenin içinde kalmak zorundadır.
  • Pratik Sonuç: Görevi kötüye kullanma suçundan açılan bir davada, sanıkların savunmalarını TCK 257'ye göre yapmaları doğaldır. Mahkemenin, onları TCK 235 gibi (daha ağır yaptırımlar içerebilen) ve hakkında hiç savunma yapmadıkları bir suçtan mahkûm etmesi, adil yargılanma hakkının temelden ihlalidir.