İhaleyi Kısımlara Bölmek Tek Başına Görevi Kötüye Kullanma Suçu Değil! (Yargıtay CGK Kararı)

Kamu görevlilerinin ceza sorumluluğunda, 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 257. maddesi (Görevi Kötüye Kullanma) ile eski 765 sayılı TCK'nın 240. maddesi arasında devrimsel bir fark bulunmaktadır. Eski kanun, usule aykırı davranışı cezalandırmak için yeterli görürken, yeni TCK 257, bu davranışa ek olarak somut bir sonuç (zarar, mağduriyet veya kazanç) arar. Bu ayrım, özellikle ihaleyi kısımlara bölme gibi usulsüzlüklerde belirleyici olmaktadır. Bu tür karmaşık ihale ve ceza hukuku sorunlarınızda, sürecin doğru yönetilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi için Yaka Danışmanlık uzmanlığından destek almak, hukuki risklerinizi en aza indirecektir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun (YCGK) 2007/94 K. sayılı kararı, TCK 257'nin nasıl yorumlanması gerektiğini gösteren temel bir karardır.

Kararın İlgili Kısmı

"765 sayılı TCY'nın 240. maddesinde, yasal ve idari düzenlemelerde öngörülen usul ve kurallara uymama suçun oluşması için yeterli görülürken 5237 Sayılı Yasanın 257/1. maddesi bu davranışa ilaveten yukarıda belirtilen sonuçlardan en az birinin gerçekleşmesini de ek unsur olarak şart görmektedir. ...yeni yasa hükmü uyarınca suçun oluşumu için aranan unsurlar arttırılarak suçun kapsamı daraltılmış ve fail lehine bir durum ortaya çıkmıştır."

Olayın Arka Planı: İhaleyi Pazarlık Limitine Çekme

Bir belediyede meclis üyeleri, belediyeye ait bazı işleri (temizlik, bakım vb.), açık ihale (kapalı teklif) usulü yerine pazarlık usulü limitlerine indirmek için işleri birden fazla parçaya bölerler. Bu eylemler sonucunda;

  • Rekabet ortamı kısıtlanmıştır.
  • Her parça için ayrı prosedür işletilerek belediyeye iş ve zaman kaybı yaşatılmıştır.
  • İhalelerin belediyeye ait bir şirket tarafından alınmasına zemin hazırlanmıştır.

Sanıklar (meclis üyeleri), bu eylemleri nedeniyle eski TCK 240 (Görevi kötüye kullanma) uyarınca ceza alırlar. Hüküm kesinleştikten sonra 5237 sayılı yeni TCK yürürlüğe girer ve sanıklar "lehe kanun" (daha avantajlı kanun) uygulaması için uyarlama yargılaması talep eder.

Yargıtay Dairesi ve Başsavcılık Arasındaki Uyuşmazlık

Yargıtay 4. Ceza Dairesi, dosyayı inceler ve yeni TCK 257'nin fail lehine olduğunu belirtir. Çünkü TCK 257, suçun oluşması için "kamu zararı", "kişi mağduriyeti" veya "haksız kazanç" şartlarını aramaktadır. Daire, somut olayda bu unsurların oluşup oluşmadığının, özellikle kamu zararının (ekonomik zarar) varlığının bilirkişi aracılığıyla araştırılması gerektiğine hükmederek kararı BOZAR.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise bu bozma kararına itiraz eder. Başsavcılığa göre, ihaleyi kısımlara bölerek rekabeti engellemek zaten kamu zararına ve haksız kazanca yol açar; bunun tespiti için ayrıca bilirkişiye gitmeye gerek yoktur, bu durum "hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile" çözülebilir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun Nihai Kararı: Bilirkişi Şart!

Uyuşmazlığı çözen YCGK, Başsavcılığın itirazını REDDEDER ve Yargıtay 4. Dairesi'nin "bozma" kararını haklı bulur. YCGK özetle şu tespiti yapar:

  1. TCK 257'nin Ek Unsurları: Yeni TCK 257, eski TCK 240'tan farklıdır. Sadece "usule aykırı" davranmak (örn: ihaleyi bölmek) suçu oluşturmaz. Mutlaka şu üç sonuçtan biri aranmalıdır:
    • Kişilerin Mağduriyeti: (Ekonomik veya bireysel hak ihlali olabilir).
    • Kamunun Zararı: (Bu, somut ve ekonomik bir zarar olmalıdır. 5018 S.K. Md. 71'e göre kamu kaynağında eksilme veya artışa engel olma halidir).
    • Haksız Kazanç: (Kişilere haksız yarar sağlama).
  2. Zarar Varsayılamaz: YCGK, "her usulsüzlük kamuya duyulan güveni zedeler, bu da kamu zararıdır" şeklindeki genişletici yorumu kabul etmez. Zarar somut ve maddi olmalıdır.
  3. Bilirkişi Zorunluluğu: İhalenin kısımlara bölünmesi sonucu işlerin "rayiç bedelden" daha yükseğe yapılıp yapılmadığının tespiti teknik bir konudur. Hakim, dosyadaki belgelere bakarak "kamu zararı olup olmadığını belirleme olanağına sahip değildir."
  4. Sonuç: Bu nedenle, mahkemenin ihale mevzuatından anlayan bir bilirkişi kurulu oluşturarak, eylemin somut bir kamu zararına veya kişi mağduriyetine yol açıp açmadığını tespit ettirmesi, sonucuna göre TCK 257'den hüküm kurması gerekir.

Analizin Sonucu

Bu YCGK kararı, kamu görevlilerinin ceza yargılamalarında bir milattır.

  • İdareler İçin: Sadece usul hatası (örn: ihaleyi kısımlara bölmek, yanlış usul seçmek) yapmak, otomatik olarak TCK 257'den ceza alınacağı anlamına gelmez. Ancak, bu usulsüzlük somut bir ekonomik zarara yol açmışsa (örn: işin daha pahalıya mal olması) ceza sorumluluğu doğacaktır.
  • Kamu Görevlileri İçin: TCK 257'nin sağladığı bu "koruma", usulsüzlük yapmanın serbest olduğu anlamına gelmez. Disiplin sorumluluğu saklıdır. Ceza sorumluluğundan kurtulmak için, yapılan işlemin kamuya ekonomik bir zarar vermediğinin veya kimseyi mağdur etmediğinin ispatlanması gerekir.
  • Hukuki Çıkarım: TCK 257 yargılamalarında "kamu zararı" unsuru, bir bilirkişi raporu ile somut (rayiç bedel tespiti vb.) olarak ortaya konulmadıkça, mahkumiyet kararı verilmesi Yargıtay içtihadına aykırı olacaktır.