İdarenin Kusuru "Kesin Hüküm" Olunca Menfi Zarar (İhale Farkı) İstenemez

Kamu ihalelerinde idareler, yüklenicinin işi yarım bırakması veya sözleşmeyi feshetmesi durumunda, işi yeniden ihale eder ve aradaki fiyat farkını "menfi zarar" (veya kaçırılan fırsat) olarak ilk yükleniciden talep etme yoluna giderler. Ancak, ilk sözleşmenin idarenin kendi kusuru (örneğin hatalı proje veya elverişsiz zemin) nedeniyle ifa edilemediği başka bir mahkeme kararıyla sabitse, idare bu menfi zarar davasını açabilir mi? Bu tür karmaşık ihale, sözleşme ve hakediş sorunlarınızda, sürecin doğru yönetilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi için Yaka Danışmanlık uzmanlığından destek almak, firmaların idare karşısındaki hukuki pozisyonlarını güçlendirmelerine ve haksız taleplere karşı korunmalarına yardımcı olur. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14.04.2025 tarihli ve 2024/3054 E., 2025/1458 K. sayılı kararı, "kesin hüküm" ilkesinin bu tür davalardaki etkisini net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Kararın İlgili Kısmı

"Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi' nin 2015/36 Esas, 2017/319 Karar sayılı dava dosyasında... sözleşme konusu işin davacı idarenin kusuru nedeniyle ifa edilemediği, idarenin haksız olduğunun tespit edildiğini, mahkemenin idare tarafından hazırlanan projelerin zemine uygun olmadığı ve yapı ruhsatına bağlanmadığı, bu durumdan hukuken idarenin sorumlu olduğu gerekçesiyle davayı kabul ettiğini... somut davada da bahsedilen kesinleşen karar hükme esas alınarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır."

 

Olayın Arka Planı: İki Ayrı Dava, Zıt Talepler

Bu hukuki uyuşmazlık, iki ayrı dava dosyası üzerinden ilerlemiştir:

Dava 1 (Yüklenicinin Açtığı Dava - Ankara 17. AHM):

Yüklenici (ilk ihaleyi alan firma), idareye karşı bir tespit davası açtı. Gerekçesi, idarenin kendisine verdiği projelerin, zemin etüt raporlarına uygun olmaması ve inşaat ruhsatının bulunmaması nedeniyle işin "fiilen imkansız" (ifa imkansızlığı) hale gelmesiydi.

Sonuç: Mahkeme yükleniciyi haklı buldu. Sözleşmenin "idarenin kusuru nedeniyle" ifa edilemediğini tespit etti, sözleşmenin tasfiyesine ve yüklenicinin teminat mektubunun iadesine karar verdi. Bu karar, Yargıtay denetiminden geçerek KESİNLEŞTİ.

Dava 2 (İdarenin Açtığı Dava - Mevcut Dosya):

İdare (davacı), ilk yüklenicinin işi terk ettiğini iddia ederek sözleşmeyi feshetti. İşi yeniden ihale etti ve yeni yükleniciye daha yüksek bir bedelle (35.740.000,00 TL) verdi. İdare, ilk sözleşme bedeli (27.650.000,00 TL) ile ikinci ihale bedeli arasındaki farkı "menfi zarar" olarak ilk yükleniciden (davalı) talep etmek için bu davayı açtı.

 

İlk Derece ve İstinaf Mahkemelerinin Kararları

İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi, idarenin (davacı) talebini reddetti. Gerekçeleri son derece netti:

Davalı yüklenicinin daha önce açtığı ve kesinleşen (Ankara 17. AHM) bir mahkeme kararı vardır.

Bu kesinleşen karar, sözleşmenin ifa edilememesinin sebebinin "davalı yüklenici" değil, "davacı idarenin kusuru" (hatalı zemin etüdü, ruhsatsız iş) olduğunu net bir şekilde tespit etmiştir.

Bir mahkeme kararıyla kendi kusuru sabit olan idarenin, bu kusurdan doğan bir zararı (yeniden ihale farkı) dönüp yükleniciden istemesi hukuka aykırıdır.

 

Yargıtay'ın Değerlendirmesi: "Kesin Hüküm" (Res Judicata) Bağlayıcıdır

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, idarenin temyiz talebini reddederek yerel mahkemenin kararını ONANMIŞTIR. Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemesi'nin "kesinleşen kararı" (Ankara 17. AHM kararı) hükme esas alarak davayı reddetmesinin usul ve kanuna uygun olduğunu belirtmiştir.

 

Analizin Sonucu

Bu karar, kamu ihale uyuşmazlıklarında "kesin hüküm" (res judicata) ilkesinin gücünü göstermektedir:

İdare Kusuru Tespiti: Yükleniciler, idareden kaynaklı (hatalı proje, yanlış zemin etüdü, ruhsat eksikliği, ödenek yetersizliği) nedenlerle işi ifa edemez hale geldiklerinde, bu durumu tespit ettirmek için (sözleşmenin feshini veya tasfiyesini talep eden) bir dava açmalıdır.

Kesin Hükmün Kalkan Etkisi: Eğer yüklenici bu davayı kazanır ve sözleşmenin "idare kusuru" nedeniyle sona erdiğine dair bir karar kesinleşirse, bu karar idarenin gelecekte açabileceği tüm davalara karşı bir "kalkan" görevi görür.

Menfi Zarar Talebi Engellenir: İdare, kendi kusurunun tespit edildiği kesin bir yargı kararı varken, aynı olaya dayanarak yükleniciden menfi zarar (iki ihale bedeli farkı), gecikme cezası veya başka bir tazminat talep edemez.

Hatalı Zemin Etüdü: Karar, zemin etüt raporlarındaki esaslı hataların, işin seyrini etkileyecek ve idarenin kusurunu doğuracak nitelikte bir "ifa imkansızlığı" sebebi sayılabileceğini de teyit etmiştir.