Gecikme Cezası Hakedişten Kesilemediyse Çözüm Ne? Sayıştay'dan "Dava Açmak Sorumluluğu Kaldırır" Kararı

Yapım ve işletme işlerinde, yüklenicinin gecikmesi nedeniyle hesaplanan gecikme cezalarının tahsili, idareler için en kritik süreçlerden biridir. Özellikle, yükleniciye ödenecek bir hakedişin bulunmadığı (veya alacağın hakedişten büyük olduğu) durumlarda bu cezanın nasıl tahsil edileceği ve edilmemesinin kamu zararı oluşturup oluşturmayacağı önemli bir sorundur. Bu tür karmaşık ihale, sözleşme ve hakediş sorunlarınızda, sürecin doğru yönetilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi için Yaka Danışmanlık uzmanlığından destek almak, kamu alacaklarının tahsili sürecinde sorumluların üzerine düşen yükümlülükleri doğru bir şekilde yerine getirmesini sağlar. Sayıştay Temyiz Kurulu'nun 14.09.2022 tarihli ve 52288 sayılı Kararı, bu konuda sorumluluğun sınırlarını çizmektedir.

Kararın İlgili Kısmı

"Sorumlular, kesilmesi gereken gecikme cezasını kesmişler ve tahsilat için ilgili birimlerin harekete geçmesini sağlayarak sorumluluklarını yerine getirmişlerdir. Dolayısıyla burada sorumluların kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucu oluşan bir kamu zararından söz edilemez."

Olayın Arka Planı: Hesaplanan Ceza, Hakedişten Tahsil Edilemedi

Bir belediyenin "Entegre Atık Bertaraf Tesisi Yapım ve İşletilmesi" işinde, kontrol teşkilatı, sözleşme kapsamında tamamlanmayan tesisler nedeniyle yüklenici firma aleyhine yüksek tutarlı gecikme cezaları hesaplamıştır.

Ancak idare, bu cezaları yüklenicinin hakedişinden mahsup edememiştir. Zira sözleşme uyarınca (bertaraf bedeli, idare payı vb.) yapılan mahsuplaşmalar sonucunda idare, yükleniciye bir ödeme yapmamakta, aksine yükleniciden alacaklı konumda kalmaktadır. Ödenecek bir hakediş bedeli olmadığından, cezanın mahsubu fiilen imkansız hale gelmiştir.

Sayıştay Dairesi, gecikme cezasının fiilen tahsil edilmemesini gerekçe göstererek kamu zararına hükmetmiş ve sorumlulara tazmin kararı vermiştir.

Temyiz Kurulu Analizi: "Sorumlular Görevini Yapmış, İhmal Yoktur"

Sayıştay Temyiz Kurulu, sorumluların itirazını haklı bularak Daire kararını BOZMUŞTUR. Kurul'un kararı, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 71. maddesindeki kamu zararı tanımına ve sorumluluğun "kusur" şartına dayanmaktadır:

  1. Kamu Zararı İhmal Gerektirir: Temyiz Kurulu, kamu zararının oluşması için kamu görevlilerinin "kasıt, kusur veya ihmallerinden" kaynaklanan mevzuata aykırı bir eylem olması gerektiğini vurgulamıştır.
  2. Sorumlular İhmalkar Davranmadı: Kurul, bu olayda sorumlu kamu görevlilerinin (Harcama Yetkilisi, Gerçekleştirme Görevlileri) ihmalkar davranmadığını, aksine kamu alacağını korumak için üzerlerine düşen tüm idari işlemleri yaptıklarını tespit etmiştir. Bu işlemler:
    • Gecikme cezası tutanakları düzenlenmiş ve ceza doğru bir şekilde hesaplanmıştır.
    • Bu ceza, muhasebe kayıtlarına alınarak tahakkuk fişi düzenlenmiş (yani resmi olarak kamu alacağı kaydına alınmış) ve yükleniciye bildirilmiştir.
    • Hakedişten mahsup imkanı olmadığı için, alacağın tahsili amacıyla durum Hukuk Müşavirliğine bildirilmiştir.
    • Hukuk Müşavirliği, bu alacağın tahsili için ilgili Asliye Hukuk Mahkemesi'nde alacak davası açmıştır.
  3. İlliyet Bağı (Nedensellik) Kesilmiştir: Sorumlular, kamu alacağını korumak için gerekli tüm idari ve hukuki süreci başlatmıştır. Paranın henüz tahsil edilememiş olması (dava sürecinin devam etmesi), sorumluların "ihmalinden" değil, hukuki sürecin doğasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, sorumluların eylemi ile "kamu kaynağında eksilme" arasında bir illiyet bağı kalmamıştır.

Analizin Sonucu

  • Bu karar, idarelerin kamu alacaklarının tahsili sürecindeki sorumluluklarının sınırını netleştirmektedir.
  • İdareler (Harcama Yetkilileri/Gerçekleştirme Görevlileri) için: Bir yükleniciden alacağınız (gecikme cezası, eksik iş bedeli vb.) varsa ve bunu hakedişinden mahsup edemiyorsanız, Sayıştay sorumluluğundan kurtulmak için şu iki adımı atmanız şarttır:
    1. Alacağı derhal resmi olarak hesaplayıp muhasebeleştirin (tahakkuk kaydı yapın) ve yükleniciye bildirin.
    2. Tahsilat için Hukuk Müşavirliği aracılığıyla derhal hukuki süreci (icra takibi veya alacak davası) başlatın.
  • Bu işlemler yapıldıktan sonra, alacağın fiilen tahsil edilememiş olması (davanın yıllar sürmesi veya yüklenicinin iflası gibi nedenlerle) artık idari sorumluların değil, hukuki sürecin bir sorunu olarak değerlendirilir.
  • Yükleniciler için: İdarenin size ceza tahakkuk ettirip dava açması, idarenin Sayıştay sorumluluğunu büyük ölçüde kaldırır. Bu noktadan sonra, cezanın haksız olduğuna (örn: gecikmenin idareden kaynaklandığına) dair savunmalarınızı, Sayıştay'a değil, davanın görüldüğü adli yargı merciine (Asliye Hukuk Mahkemesi) sunmanız gerekecektir.