Gecikme Cezası İçin Dava Açtıysan Kamu Zararı Yok
Kamu idarelerinin, sözleşmeye aykırılık nedeniyle gecikme cezası kesmesi, ancak bu cezayı çeşitli nedenlerle (yüklenicinin itirazı, hakediş ödemesinin olmaması vb.) tahsil edememesi durumunda, 5018 sayılı Kanun kapsamında kamu görevlilerinin sorumluluğu doğar mı? Bu sorumluluk, idarenin alacağını tahsil etmek için adli yargıda dava açması ile ortadan kalkar mı? Bu tür karmaşık ihale, sözleşme ve hakediş sorunlarınızda, sürecin doğru yönetilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi için Yaka Danışmanlık uzmanlığından destek almak, kamu alacağının takibinde atılması gereken adımların sorumlular üzerindeki mali riskini nasıl yönettiğini anlamanızı sağlar. Sayıştay Temyiz Kurulu'nun 14.09.2022 tarihli ve 52283 tutanak sayılı kararı, bu konuda emsal bir içtihat oluşturmuştur.
Kararın İlgili Kısmı
"Sorumlular, kesilmesi gereken gecikme cezasını kesmişler ve tahsilat için ilgili birimlerin harekete geçmesini sağlayarak sorumluluklarını yerine getirmişlerdir. Dolayısıyla burada sorumluların kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucu oluşan bir kamu zararından söz edilemez."
Olayın Arka Planı: Tahakkuk Var, Tahsilat Yok
Bir belediyenin "Entegre Atık Bertaraf Tesisi Yapım ve İşletilmesi İşi" ihalesinde, Sayıştay denetçileri sözleşme kapsamında kesilmesi gereken gecikme cezasının tahsil edilmediğini tespit ederek kamu zararı oluştuğu gerekçesiyle tazmin hükmü vermiştir.
Sorumlular (belediye yetkilileri) temyiz aşamasında şu savunmayı yapmıştır:
- Gecikme cezası idare tarafından hesaplanmış ve tahakkuk ettirilmiştir. Cezanın kesildiğine dair tutanaklar ve muhasebe kayıtları mevcuttur.
- Ancak ceza, yükleniciye yapılan hakediş ödemesinden mahsup edilememiştir. Zira sözleşme gereği yapılan mahsuplaşmalar (bertaraf bedeli, hasılat payı vb.) sonucunda idare zaten yükleniciden sürekli alacaklı konumdadır; yani yükleniciye bir ödeme yapılmadığı için cezanın kesileceği bir hakediş oluşmamıştır.
- Yüklenici, gecikmenin idareden (yer tesliminin geç yapılması) kaynaklandığını iddia ederek cezaya itiraz etmektedir.
- Bu nedenlerle, idare alacağının tahsili için Hukuk Müşavirliği aracılığıyla Asliye Hukuk Mahkemesinde tahsilat davası açılmıştır ve dava süreci devam etmektedir.
Temyiz Kurulu'nun Bozma Kararı: Sorumlular Görevini Yapmıştır
Sayıştay Temyiz Kurulu, sorumluların savunmasını haklı bularak Daire'nin tazmin hükmünü bozmuştur. Kurul'un bu kararı, 5018 sayılı Kanun'daki kamu zararı tanımının temel bir unsuruna dayanmaktadır: Kusur.
Kurul'un gerekçesi şöyledir:
- 5018 sayılı Kanun'a göre kamu zararı, "kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden" kaynaklanmalıdır.
- Bu olayda sorumlular (kamu görevlileri) ihmalkar davranmamış, aksine görevlerini yerine getirmişlerdir. Cezayı tespit etmişler, hesaplamışlar ve tahakkuk kayıtlarına almışlardır.
- Tahsilatı idari yollarla (mahsup) yapamayınca, alacağın takibi için hukuki süreci başlatmışlar ve adli yargıda dava açmışlardır.
- Sorumluların görevi, alacağı tahakkuk ettirmek ve tahsili için gerekli tüm yasal yolları kullanmaktır. Dava açarak bu sorumluluklarını yerine getirmişlerdir.
- Konunun esası (gecikmenin kimden kaynaklandığı), zaten adli yargıdaki davanın konusudur ve o mahkemenin kararıyla netleşecektir.
Temyiz Kurulu, sorumluların "ihmali" bulunmadığından, 5018 sayılı Kanun anlamında bir kamu zararı oluşmadığına karar vermiştir.
Analizin Sonucu
Bu karar, kamu görevlilerinin mali sorumluluğu açısından çok önemlidir ve "tahsil edilemeyen alacakların" akıbetine ışık tutmaktadır:
- Kamu görevlisinin sorumluluğu, alacağı (gecikme cezası, kira vb.) tahakkuk ettirmekle ve tahsili için gerekli işlemleri başlatmakla sınırlıdır.
- Eğer bir alacak, yüklenicinin itirazı veya idari imkansızlıklar (hakedişin olmaması vb.) nedeniyle tahsil edilemiyorsa, sorumluların kamu zararıyla suçlanmaması için mutlaka hukuki takip sürecini (icra veya dava) başlatması gerekir.
- Alacağın tahsili için adli yargıda dava açılması, sorumluların "kusur veya ihmalinin" bulunmadığını gösterir ve haklarındaki kamu zararı sorumluluğunu ortadan kaldırır.
- Sayıştay, bu durumda, adli yargıdaki davanın sonucunu beklemeyi tercih etmekte veya sorumluların görevini yaptığı gerekçesiyle tazmin hükmünü doğrudan bozmaktadır.




Yorum Bırak