Uyuşmazlığın Odağı: Beklenmedik Maliyet Artışı ve Sözleşmeye Bağlılık
Kamu ihaleleri ve sözleşme yönetimi süreçlerinde, sözleşmenin imzalanmasından sonra ortaya çıkan ekonomik değişiklikler sıkça uyuşmazlıklara neden olmaktadır. Özellikle uzun süreli hizmet alımlarında maliyet girdilerindeki beklenmedik artışlar, yüklenicileri zor durumda bırakabilmektedir. Bu gibi durumlarda profesyonel hukuki destek almak, hak kayıplarını önlemek adına büyük önem taşır. Yaka Danışmanlık, ihale, sözleşme ve hakediş süreçlerinizde karşılaştığınız bu tür maliyet ve uyarlama sorunlarında size destek sunmaktadır. İncelenen uyuşmazlık, bir yemek temini ve servisi hizmet alımı işini üstlenen yüklenici firmanın, sözleşme döneminde asgari ücrete yapılan yüksek oranlı artış nedeniyle işçilik maliyetlerinin öngörülemeyen bir şekilde arttığını, bu durumun sözleşmenin ifasını kendisi açısından katlanılamaz hale getirdiğini iddia ederek Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 138. maddesi uyarınca "aşırı ifa güçlüğü" hükümlerine dayanarak fiyat farkı ve sözleşmenin uyarlanmasını talep etmesiyle ilgilidir.
Aşırı İfa Güçlüğü (TBK m. 138) Koşullarının Değerlendirilmesi
Sözleşme hukukunun temel ilkesi "ahde vefa" yani sözleşmeye bağlılıktır. Ancak TBK'nın 138. maddesi, bu ilkenin bir istisnasını düzenleyerek "aşırı ifa güçlüğü" durumunda borçluya hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı tanır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi'nin 19/10/2022 tarihli ve 2020/992 E., 2022/1165 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi, bu maddenin uygulanabilmesi için dört şartın bir arada bulunması gerekir:
- Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durumun ortaya çıkması,
- Bu durumun borçludan kaynaklanmaması,
- Bu durumun, ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmiş olması,
- Borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş veya haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması.
Mahkeme, somut olayda bu şartların gerçekleşmediği sonucuna varmıştır.
Asgari Ücret Artışı Neden "Öngörülemez Olağanüstü Durum" Sayılmadı?
Mahkemenin kararındaki en kritik nokta, asgari ücretteki artışın "öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum" olarak kabul edilmemesidir. Kararın gerekçesinde, Türkiye'nin ekonomik koşullarında asgari ücretin her yıl belirli oranlarda arttığının bilinen bir gerçek olduğu, bu nedenle basiretli bir tacir konumundaki yüklenicinin teklifini oluştururken bu tür artışları öngörerek bir risk değerlendirmesi yapması gerektiği vurgulanmıştır. Artış oranının beklenenin üzerinde olması, bu durumu "olağanüstü" kılmak için tek başına yeterli görülmemiştir.
Bununla birlikte, mahkeme uyuşmazlığa konu ihalenin "personel çalıştırılmasına dayalı bir hizmet alımı" olmamasının da altını çizmiştir. Kamu İhale Genel Tebliği'ne göre, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarında, asgari ücret artışından kaynaklanan farkların yükleniciye ödenmesine yönelik özel düzenlemeler bulunmaktadır. Ancak davaya konu yemek hizmeti alımı, ihale dokümanında çalıştırılacak personel sayısı ve çalışma saatlerinin tamamının idarede kullanılacağına dair bir belirleme içermediğinden bu kapsama girmemektedir. Sözleşmede "fiyat farkı hesaplanmayacağı" yönünde açık bir hüküm bulunması da mahkemenin kararını güçlendiren bir diğer unsur olmuştur.
Analizin Sonucu ve Taraflar İçin Çıkarımlar
Bu karar, sözleşmenin uyarlanması taleplerinde mahkemelerin "öngörülemezlik" unsurunu ne kadar dar yorumladığını göstermesi açısından önemlidir.
İdareler İçin Çıkarımlar: İdareler, ihale dokümanlarında ve sözleşmelerde fiyat farkı verilip verilmeyeceğini net bir şekilde belirtmelidir. Personel çalıştırılmasına dayalı olmayan hizmet alımlarında, "fiyat farkı verilmeyecektir" hükmü, sonradan ortaya çıkabilecek maliyet artışlarına dayalı uyarlama taleplerine karşı idareyi güçlü bir hukuki pozisyona sokmaktadır.
Yükleniciler İçin Çıkarımlar: Yükleniciler, özellikle fiyat farkı öngörülmeyen uzun süreli hizmet alım ihalelerine teklif verirken, asgari ücret, enflasyon ve diğer maliyet artışlarını bir risk unsuru olarak dikkatle değerlendirmeli ve tekliflerini bu riskleri kapsayacak şekilde oluşturmalıdır. Asgari ücret artışının beklenenin üzerinde olmasının, tek başına TBK 138. madde kapsamında bir uyarlama hakkı doğurmayacağı göz önünde bulundurulmalıdır. "Basiretli bir tacir" olarak hareket etme yükümlülüğü, bu tür ekonomik riskleri öngörmeyi de içerir. Aşırı ifa güçlüğü iddiasının kabul edilme olasılığı, özellikle sözleşmede fiyat farkı verilmeyeceği açıkça belirtilmişse, oldukça düşüktür.




Yorum Bırak