Giriş

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, kamu kaynaklarının verimli kullanılmasını sağlamak amacıyla, kamu ihaleleri ve bu ihaleler sonucunda imzalanan sözleşmeler için katı usul ve esaslar belirlemiştir. Bu kanunların emredici hükümleri, özellikle sözleşme bedelinin değiştirilemezliği gibi ilkeler, kamu sözleşmelerinin özel hukuk sözleşmelerinden ayrıldığı izlenimini yaratabilmektedir. Ancak bu sözleşmelerin temelinde, tarafların eşit hak ve yükümlülüklere sahip olduğu bir özel hukuk ilişkisi, yani bir "eser sözleşmesi" yatmaktadır. Bu ikili yapı, tarafların sözleşme üzerindeki tasarruf yetkilerinin (sulh olma, davayı kabul etme, uyarlama talep etme vb.) sınırları konusunda tereddütlere yol açabilmektedir.

Kamu İhale Sözleşmelerinin İkili Hukuki Niteliği

Kamu ihale sözleşmeleri, iki farklı hukuki dinamiğin kesişim noktasında yer alır:

  1. Kamu Hukuku Boyutu: Sözleşmenin imzalanmasına giden süreç (ihale süreci) tamamen kamu hukuku kurallarına (4734 sayılı Kanun) tabidir. Ayrıca, sözleşmenin uygulanması sırasında da 4735 sayılı Kanun'da yer alan, sözleşmede değişiklik yapılamaması (Madde 15) ve tarafların eşitliği (Madde 4) gibi kamu düzenine ilişkin emredici hükümler bulunur.
  2. Özel Hukuk Boyutu: Tüm bu kamu hukuku çerçevesine rağmen, sözleşmenin temelindeki borç ilişkisi, Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) düzenlenen bir özel hukuk sözleşmesidir (genellikle eser sözleşmesi). Bu nedenle, kanunda özel bir düzenleme bulunmayan hallerde, TBK'nın genel ve özel hükümleri uygulama alanı bulur. Taraflar, alacaklı ve borçlu olarak özel hukuk süjeleridir.

Bu ikili yapı, "Sözleşme bedeli değiştirilemez" gibi katı bir kamu hukuku kuralı ile "Taraflar dava üzerinde serbestçe tasarruf edebilir" şeklindeki temel bir özel hukuk (ve usul hukuku) ilkesinin nasıl bir arada uygulanacağı sorununu gündeme getirir.

Kararın İncelenmesi (Yargıtay 15. HD 2020/2113 Sayılı Karar)
  1. Olayın Özeti ve Mahkemenin Ret Gerekçesi

Davacı idare, yüklenici ile imzaladığı bakım-onarım sözleşmesinde, asgari ücrette sonradan yapılan artışlar nedeniyle sözleşme bedelinin uyarlanarak indirilmesi talebiyle dava açmıştır48. Yargılama sırasında davalı yüklenici, mahkemeye sunduğu dilekçe ile yargılama gideri ve vekâlet ücreti dışında davayı tamamen kabul ettiğini beyan etmiştir.

Buna rağmen ilk derece mahkemesi, "taraflar arasındaki sözleşmenin Kamu İhale Mevzuatı’na göre imzalandığı, 4735 sayılı Kanun’un 4. ve 15. maddelerine göre bedelde değişiklik yapılamayacağı, tarafların davayı açma, davada sulh olup sözleşmeyi değiştirme yetkilerinin bulunmadığı" gerekçesiyle davayı reddetmiştir.

  1. Yargıtay'ın Değerlendirmesi ve Bozma Gerekçesi

Yargıtay, bu kararı bariz bir şekilde hukuka aykırı bularak bozmuştur. Bozma gerekçesi, kamu ihale sözleşmelerinin hukuki niteliğine ilişkin temel bir ilkeyi ortaya koymaktadır:

  • Özel Hukuk Niteliğinin Vurgulanması: Yargıtay, taraflar arasındaki sözleşmenin her ne kadar Kamu İhale Mevzuatı'na göre yapılmış olsa da, "aynı zamanda özel hukuk sözleşmesi niteliğinde" olduğunu ve bu nedenle tarafların sulh olma ya da koşulları varsa bedelin uyarlanmasını talep etme haklarının bulunduğunu açıkça belirtmiştir.
  • Davayı Kabulün Bağlayıcılığı: Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) uyarınca davayı kabul, davayı sona erdiren ve hâkimi bağlayan tek taraflı bir usul işlemidir. Davalının davayı açıkça kabul ettiği bir durumda, mahkemenin davanın esasına girerek veya kamu hukuku gerekçeleriyle bu iradeyi yok sayarak davayı reddetmesi mümkün değildir.
  • 4735 Sayılı Kanun Hükümlerinin Yanlış Yorumlanması: Yargıtay, mahkemenin dayandığı 4735 sayılı Kanun hükümlerinin, tarafların dava açma veya mahkeme önünde sulh olma gibi temel haklarını ortadan kaldırmadığını zımnen kabul etmiştir. Sözleşme bedelinin değiştirilemeyeceği ilkesi, idarenin keyfi değişiklik yapmasını önlemeye yönelik bir kamu düzeni kuralıdır; ancak bu kural, tarafların mahkeme denetiminde veya mahkeme önünde iradi olarak sözleşmeyi değiştirmelerine (uyarlama, sulh, kabul) engel teşkil etmez.

Yargıtay, davalının açık kabulü karşısında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, "olaya uygun düşmeyen hukuki gerekçe ile" davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna hükmetmiştir.

Sonuç

Yargıtay'ın 2020/2113 sayılı kararı, kamu ihale sözleşmelerinin katı ve değiştirilemez metinler olduğu yönündeki yaygın ancak hatalı kanıyı düzelten, temel bir hukuki ilkeyi hatırlatan önemli bir karardır. Bu karardan çıkarılacak sonuçlar şunlardır:

  1. 4734 ve 4735 sayılı Kanunlara tabi olarak imzalanan sözleşmeler, kamu hukuku kurallarıyla çerçevelenmiş olsalar da, özü itibarıyla özel hukuk sözleşmeleridir.
  2. Bu sözleşmelerin tarafları (idare ve yüklenici), özel hukuk süjeleri olarak, HMK ve TBK'dan kaynaklanan dava açma, davayı kabul etme, sulh olma, feragat etme gibi tüm usuli hak ve yetkilere sahiptir.
  3. 4735 sayılı Kanun'daki "sözleşme bedeli değiştirilemez" gibi hükümler, tarafların mahkeme önündeki tasarruf yetkisini ortadan kaldırmaz. Bu hükümler, idari süreçteki keyfiliği önlemeyi amaçlar.
  4. Bir davada, davalı idare veya yüklenici, davayı veya talebin bir kısmını açıkça kabul ederse, mahkeme bu kabul beyanı ile bağlıdır ve kabul edilen kısım yönünden davayı kabul etmek zorundadır.

Bu karar, kamu idarelerinin de birer hukuk süjesi olarak, yürüttükleri davalarda özel hukuk kişileri gibi hareket edebileceklerini, usuli haklarını kullanabileceklerini ve bu iradelerinin mahkemeler tarafından tanınması gerektiğini göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır.