Giriş

Bir kamu ihalesi sonucunda imzalanan sözleşme, basit bir alım-satım anlaşmasının çok ötesinde, kamusal bir hizmetin veya yatırımın hayata geçirilmesini sağlayan temel bir belgedir. Bu belgenin tarafları olan idare ve yüklenici (işi yapmayı üstlenen kişi) arasındaki ilişki, "ahde vefa" (söze bağlılık) ilkesine dayanmakla birlikte, tarafların hak ve yükümlülükleri açısından simetrik bir yapıda değildir. Sözleşmenin özünde, her zaman kamu kaynaklarının etkin kullanımı ve kamu hizmetinin aksatılmadan yürütülmesi anlamına gelen kamu yararı ilkesi yatar.

Bu nedenle 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, idareye sözleşmenin yürütülmesini denetleme, yönlendirme ve gerektiğinde yaptırım uygulama gibi bir dizi üstünlük ve yetki tanırken; yükleniciyi de üstlendiği işi belirlenen kalite, süre ve bedel çerçevesinde tamamlama yükümlülüğü altına sokar. Ancak bu durum, yüklenicinin haklarının korumasız olduğu anlamına gelmez. Kanun, aynı zamanda yüklenicinin mali ve hukuki haklarını da güvence altına alan bir denge kurmayı hedefler. Eser sözleşmelerine ilişkin hükümlerin de kamu ihale sözleşmelerinde bazı yönleriyle ve bazı ihale türleri itibarıyla dikkate alınması mümkündür.

Sözleşmenin Asimetrik Doğası: İdarenin Üstün Konumu

Kamu ihale sözleşmelerini özel hukuk sözleşmelerinden ayıran en temel fark, idarenin sahip olduğu tek taraflı yetkilerdir. Bu yetkiler, idarenin kamu gücünü kullanmasının bir sonucudur ve sözleşme sürecine şu şekillerde yansır:

  • Denetim Yetkisi: İdare, işin her aşamasını denetleme, talimat verme ve projeye uygunluğu kontrol etme hakkına sahiptir.
  • Yaptırım Uygulama Yetkisi: Yüklenicinin kusuru halinde idare, sözleşmede belirtilen gecikme cezası gibi cezai şartları uygulama ve hatta sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme yetkisine sahiptir.
  • Değişiklik Yapma Yetkisi: İdare, kamu yararının gerektirdiği durumlarda, kanuni sınırlar içinde iş artışı veya iş eksilişi yapma yetkisine sahiptir.

Bu yetkiler, idarenin keyfi davranabileceği anlamına gelmez. İdare, tüm bu yetkilerini kanuna, sözleşme hükümlerine ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanmak zorundadır.

Yüklenicinin Temel Hak ve Yükümlülükleri

Sözleşmenin yürütülmesindeki ana aktör olan yüklenicinin konumu, haklar ve yükümlülükler dengesi üzerine kuruludur.

Yüklenicinin Temel Yükümlülükleri:
  1. İşi Projeye ve Standartlara Uygun Yapma: Yüklenicinin en temel borcu, üstlendiği işi (mal, hizmet veya yapım) sözleşme ve eklerindeki teknik şartnamelere, projelere ve sanat kurallarına uygun olarak, özenle ve zamanında tamamlamaktır.
  2. Kesin Teminat Verme: Sözleşme bedelinin %6'sı oranında verilen kesin teminat, yüklenicinin sözleşme hükümlerine uyacağının garantisidir. Bu teminat, işin kusursuzca tamamlanıp kesin kabulü yapılana kadar idarede kalır.
  3. İdarenin Talimatlarına Uyma: Yüklenici, işin yürütümüyle ilgili olarak idarenin sözleşme kapsamındaki talimatlarına uymak zorundadır.
  4. İşi Bizzat Yapma veya Onaylı Alt Yüklenici Kullanma: Sözleşmede izin verilmedikçe veya idarenin onayı olmadıkça yüklenici, işin tamamını veya önemli bir kısmını başkasına devredemez.
  5. Gerekli Bildirimleri Yapma: Yüklenici, işin yürütülmesini engelleyen veya geciktiren mücbir sebepler, projelerdeki hatalar veya idareden kaynaklanan durumları zamanında idareye bildirmekle yükümlüdür.
Yüklenicinin Temel Hakları:
  1. Bedelin Ödenmesini İsteme (Hakediş) Hakkı: Yüklenicinin en temel ve vazgeçilmez hakkı, yaptığı işin karşılığı olan bedeli, sözleşmede belirtilen periyotlarda ve usulde (hakediş raporları ile) almaktır. İdarenin ödemeyi geciktirmesi, temerrüde düşmesine neden olur.
  2. Fiyat Farkı Talep Etme Hakkı: Sözleşmesinde hüküm bulunması ve ilgili mevzuatın (Fiyat Farkı Kararnameleri) izin vermesi halinde, malzeme fiyatları veya işçilik maliyetlerindeki artışlar nedeniyle oluşan farkı talep etme hakkına sahiptir.
  3. Süre Uzatımı Talep Etme Hakkı: Mücbir sebepler (deprem, sel, savaş vb.), idareden kaynaklanan gecikmeler (yer tesliminin geç yapılması, projelerin geç verilmesi vb.) veya mevzuatın izin verdiği diğer hallerde yüklenici, işin süresinin uzatılmasını talep edebilir.
  4. Teminatlarının İadesini İsteme Hakkı: Yükümlülüklerini tam olarak yerine getiren ve idareye herhangi bir borcu kalmayan yüklenici, geçici ve kesin kabul aşamalarından sonra teminatlarının iadesini isteme hakkına sahiptir.

İdarenin Temel Hak ve Yükümlülükleri

Kamu gücünü temsil eden idarenin de sözleşme kapsamında net olarak belirlenmiş yükümlülükleri ve bu yükümlülüklerin karşılığı olan hakları (yetkileri) vardır.

İdarenin Temel Yükümlülükleri:
  1. Bedeli Zamanında Ödeme: İdarenin en temel yükümlülüğü, onayladığı hakediş bedellerini sözleşmede belirtilen süre içinde yükleniciye ödemektir.
  2. İş Yerini Teslim Etme: İdare, yapım işlerinde işin yapılacağı sahayı veya hizmet alımlarında çalışılacak yeri, sözleşmede belirtilen zamanda ve işin yapılmasına engel teşkil etmeyecek şekilde yükleniciye teslim etmek zorundadır.
  3. Gerekli İzin ve Onayları Sağlama: Projelerin onaylanması, ruhsatların alınması gibi idari süreçleri zamanında tamamlamak idarenin sorumluluğundadır.
  4. Muayene ve Kabul İşlemlerini Yapma: İş tamamlandığında veya geçici kabul aşamasına geldiğinde, idare kanunda belirtilen süreler içinde muayene ve kabul komisyonlarını kurarak gerekli işlemleri yapmakla yükümlüdür.
İdarenin Temel Hakları (Yetkileri):

Yukarıda "asimetrik yapı" başlığında belirtilen denetim, yaptırım uygulama ve sözleşmede değişiklik yapma yetkileri, idarenin temel haklarını oluşturur. Bu haklar, sözleşmenin kamu yararına uygun bir şekilde sonuçlandırılmasını temin etme amacına hizmet eder.

Sonuç

Kamu ihale sözleşmeleri, taraflar arasında hassas bir hak ve yükümlülükler dengesi üzerine inşa edilmiştir. İdare, kamu yararını korumak için denetim ve yaptırım gibi önemli yetkilerle donatılmışken; yüklenici de emeğinin ve yatırımının karşılığı olan bedeli alma, öngörülemeyen durumlar karşısında korunma gibi temel haklara sahiptir. Tarafların bu hak ve yükümlülüklerin bilincinde olarak, sözleşmeyi bir çatışma alanı değil, ortak bir hedefe (projenin başarısı) ulaşmak için bir yol haritası olarak görmeleri, hem kamu kaynaklarının verimli kullanılmasına hem de hukuki uyuşmazlıkların en aza indirilmesine hizmet edecektir.