Giriş
"Ahde vefa" (sözleşmeye bağlılık) ilkesi, sözleşme hukukunun temel taşıdır. Ancak, sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan, taraflarca öngörülemeyen ve borcun ifasını katlanılamaz derecede zorlaştıran olağanüstü durumlar, bu ilkenin katı bir şekilde uygulanmasını hakkaniyete aykırı kılabilir. Bu gibi durumlarda, Türk Borçlar Kanunu (TBK) "aşırı ifa güçlüğü" (emprevizyon) kurumu aracılığıyla, sözleşmenin değişen koşullara uyarlanmasına imkân tanımaktadır. Kamu ihaleleri kapsamında imzalanan eser sözleşmelerinde de, özellikle uzun süren projelerde, maliyetlerdeki beklenmedik artışlar nedeniyle uyarlama talepleri gündeme gelebilmektedir.
Bu makalede, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 02.06.2020 tarihli ve 2019/3771 E., 2020/1216 K. sayılı kararı incelenerek, uyarlama taleplerinin hangi hukuki dayanağa göre ve hangi koşullar altında kabul edilebileceği, özellikle "öngörülemezlik" unsurunun nasıl yorumlanması gerektiği ele alınacaktır.
İlgili Mevzuat ve Hukuki Zemin
Uyarlama davalarının temelini oluşturan mevzuat hükümleri şunlardır:
- Türk Borçlar Kanunu Madde 480/II (Götürü Bedelli Sözleşmelere Özgü Uyarlama): Bu madde, özel olarak götürü bedelli eser sözleşmeleri için bir uyarlama hükmü içerir. "Başlangıçta öngörülmeyen veya öngörülüp de taraflarca gözönünde tutulmayan durumlar"ın, eserin o bedelle yapılmasını "son derece güçleştirmesi" halinde yükleniciye hâkimden uyarlama isteme hakkı tanır.
- Türk Borçlar Kanunu Madde 138 (Genel Hüküm - Aşırı İfa Güçlüğü): Tüm sözleşme türleri için geçerli olan bu genel hüküm, uyarlama için daha ağır koşullar öngörür. Buna göre uyarlama talep edilebilmesi için;
- Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durumun ortaya çıkması,
- Bu durumun borçludan kaynaklanmaması,
- Sözleşmenin yapıldığı sıradaki mevcut olguları, ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi,
- Borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş veya haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması gerekir.
- 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu: Bu kanunun 14. maddesinde, sözleşmede fiyat farkı verilmeyeceğinin kararlaştırılabileceği belirtilmiştir. Ancak bu hüküm, TBK'da düzenlenen uyarlama hakkını ortadan kaldırmaz.
Kararın İncelenmesi (Yargıtay 15. HD 2020/1216 Sayılı Karar)
Olayın Özeti ve Davacının Talebi
Davacı yüklenici, bir restorasyon işini sabit birim fiyatlarla üstlenmiştir. Sözleşmede fiyat farkı verilmeyeceği açıkça kararlaştırılmıştır. Ancak, idareden kaynaklanan çeşitli nedenlerle (ruhsat alımındaki gecikme, Anıtlar Kurulu onayının uzaması, hakediş ödemelerindeki gecikme, iş artışı vb.) işin süresi idare tarafından toplam 538 gün uzatılmıştır. Yüklenici, bu uzun süre zarfında maliyetlerin arttığını ve sabit birim fiyatlarla işi tamamlamanın çekilmez hale geldiğini iddia ederek, sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını ve kendisine fiyat farkı ödenmesini talep etmiştir.
Yargıtay'ın Değerlendirmesi ve Bozma Gerekçesi
Yargıtay, ilk derece ve bölge adliye mahkemelerinin uyarlama talebini kabul eden kararlarını bozarken şu önemli tespitleri yapmıştır:
- Birim Fiyatlı Sözleşmede Uygulanacak Hüküm: Mahkeme, öncelikle taraflar arasındaki sözleşmenin birim fiyatlı olduğunu, bu nedenle götürü bedelli işlere özgü olan TBK 480/II. maddesinin bu davada uygulanamayacağını netleştirmiştir. Uyarlama talebinin, ancak genel hüküm niteliğindeki TBK 138. maddedeki koşulların varlığı halinde değerlendirilebileceğini belirtmiştir.
- "Öngörülemezlik" Unsurunun Yorumu: Kararın kilit noktası, "öngörülemezlik" unsurunun yorumlanmasıdır. Yargıtay, uyarlama talebine dayanak gösterilen nedenlerin (ruhsat alımındaki gecikme, Anıtlar Kurulu onayının uzaması, iş artışı, çalışılmayan günler vb.) olağanüstü ve öngörülemez nitelikte olmadığına karar vermiştir. Özellikle Anıtlar Yüksek Kurulu'nun denetimine tabi bir restorasyon işinde bu tür gecikmelerin yaşanabileceğinin, "işinin ehli olup basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken yüklenici tarafından öngörülmesi gereken" riskler kapsamında olduğu vurgulanmıştır.
- Süre Uzatımının Niteliği: Yargıtay, idarenin bu gecikmeler için yükleniciye süre uzatımı vererek, sözleşmenin gecikmeye ilişkin cezai hükümlerini zaten uygulamadığını, dolayısıyla yüklenicinin bu açıdan bir zarara uğratılmadığını belirtmiştir. Süre uzatımı verilmesi, tek başına maliyet artışları için bir telafi mekanizması (uyarlama) hakkı doğurmaz.
Sonuç olarak Yargıtay, TBK 138. maddedeki uyarlama koşulları, özellikle de "öngörülemeyen olağanüstü durum" şartı oluşmadığı için davanın reddedilmesi gerektiğine hükmederek kararı bozmuştur.
Sonuç
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 2020/1216 sayılı kararı, birim fiyatlı kamu yapım sözleşmelerinde uyarlama taleplerinin sınırlarını çizen emsal bir karardır. Bu karardan çıkarılması gereken temel ilkeler şunlardır:
- Birim fiyatlı eser sözleşmelerinde uyarlama, götürü bedelli işlere özgü TBK 480/II'ye göre değil, genel hüküm olan TBK 138'deki "Aşırı İfa Güçlüğü" koşullarına göre talep edilebilir.
- Uyarlama için temel şart, sözleşme sonrası ortaya çıkan durumun "öngörülemeyen ve olağanüstü" nitelikte olmasıdır.
- Kamu ihalelerinde, özellikle restorasyon gibi idari süreçleri yoğun işlerde, ruhsat, proje onayı, iş artışı gibi nedenlerle yaşanan gecikmeler, basiretli bir yüklenici tarafından öngörülebilir riskler olarak kabul edilir ve tek başlarına uyarlama nedeni oluşturmazlar.
- İdarenin bu tür gecikmeler için süre uzatımı vermesi, yükleniciyi gecikme cezasından kurtaran bir işlem olup, bu durum maliyet artışları için ayrıca bir uyarlama talep etme hakkı vermez.
Bu karar, yüklenicilerin tekliflerini verirken sadece birim fiyatları değil, aynı zamanda işin niteliğinden kaynaklanan potansiyel idari gecikme risklerini de değerlendirerek bir risk primi eklemeleri gerektiğini göstermektedir. Aksi halde, sonradan ortaya çıkan ve "olağanüstü" sayılmayan maliyet artışları nedeniyle uyarlama talep etmeleri hukuken mümkün olmayacaktır.




Yorum Bırak