Kurul Kararlarının İdare Tarafından Uygulanma Zorunluluğu
Kamu İhale Kurulunun (KİK) ihalelerdeki hukuka aykırılıkları gidermek amacıyla verdiği "düzeltici işlem belirlenmesi" veya "ihalenin iptali" gibi kararlar, idareler için bağlayıcıdır. İdareler, hukuki durumda değişiklik yaratan bu kararların gereğini ivedilikle yerine getirmekle yükümlüdür. Ancak bazı durumlarda idareler, bu kararları hiç uygulamayabilir, eksik veya yanlış uygulayabilir. Peki, böyle bir durumda hak kaybına uğradığını düşünen bir istekli hangi hukuki yolu izlemelidir? Bu süreç, genel şikâyet ve itirazen şikâyet sürecinden farklı, kendine özgü ve çok daha katı usul kurallarına tabidir. KİK'in 15.10.2025 tarihli ve 2025/UH.IV-2215 sayılı kararı, bu özel başvuru yolundaki en kritik unsurlardan biri olan "süre" ve "usul" kuralının ihlal edilmesinin sonuçlarını net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Kararların Eksik veya Yanlış Uygulanmasına Karşı Özel Başvuru Yolu
İhalelere Yönelik Başvurular Hakkında Yönetmelik'in 23. maddesi, bu özel durum için standart başvuru yollarından sapan bir istisna getirmiştir. Normalde bir istekli, idarenin bir işlemine karşı önce idareye şikâyet başvurusunda bulunur, idarenin kararına veya kararsızlığına karşı ise KİK'e "itirazen şikâyet" başvurusunda bulunur.
Ancak, şikâyet konusu olan işlem idarenin daha önceki bir KİK kararını yanlış uygulaması ise, bu standart yol terk edilir. Yönetmelik, bu durumda olan ilgililerin, arada idareye şikâyet başvurusunda bulunmaksızın, doğrudan Kurul’a itirazen şikâyet başvurusu yapacaklarını hüküm altına almıştır. Bu, sürecin hızlandırılması ve Kurul’un kendi kararının akıbetini doğrudan denetlemesi amacını taşır.
On Günlük Hak Düşürücü Başvuru Süresi
Bu özel başvuru yolunun en kritik unsuru ise süresidir. 4734 sayılı Kanun’un 55. maddesi, genel itirazen şikâyet başvuruları için 10 günlük bir süre öngörmektedir. Bu 10 günlük süre, KİK kararının yanlış uygulandığı iddiasıyla yapılacak doğrudan başvurular için de geçerlidir. Süre, şikâyete yol açan durumun, yani Kurul kararının yanlış uygulandığının "farkına varıldığı veya farkına varılmış olması gerektiği tarihi" izleyen günden itibaren başlar. Bu süre, hak düşürücü niteliktedir; yani sürenin geçirilmesi halinde başvuru hakkı tamamen ortadan kalkar.
Sürenin Kaçırılması ve Başvurunun Reddi
Analize konu olan kararda yaşananlar bu kuralların önemini göstermektedir. Olayın geçmişi şöyledir:
- Bir yemek hizmeti alımı ihalesinde KİK, 06.08.2025 tarihli bir kararla, aşırı düşük teklif sorgulamasının hatalı yapıldığına ve idarenin tüm sınır değer altındaki isteklilerden yeniden açıklama istemesi gerektiğine karar vermiştir.
- İdare, bu karara rağmen, şikâyetçi firmadan yeniden açıklama istemeden ihaleyi sonuçlandırmış ve 10.09.2025 tarihinde kesinleşen ihale kararını firmaya tebliğ etmiştir.
- Şikâyetçi firma, Kurul kararının uygulanmadığını bu tebligatla öğrenmiştir. Dolayısıyla, 10 günlük doğrudan KİK'e başvuru süresi 11.09.2025 tarihinde başlamış ve 22.09.2025 Pazartesi günü sona ermiştir.
- Ancak firma, bu özel usulden habersiz bir şekilde, önce 19.09.2025 tarihinde idareye şikâyet başvurusunda bulunmuş, bu başvurusunun sonuçsuz kalması üzerine de 06.10.2025 tarihinde Kurul’a gelmiştir.
Kurul, yaptığı ön incelemede, başvurunun 06.10.2025 tarihinde, yani yasal sürenin bitiminden çok sonra yapıldığını tespit etmiştir. Başvuru sahibinin, arada idareye başvurarak zaman kaybetmesi, hak düşürücü sürenin işlemesini durdurmamıştır. Bu nedenle Kurul, başvuruyu esasa girmeden "süre yönünden" reddetmiştir.
Analizin Sonucu ve Taraflar İçin Çıkarımlar
Bu karar, KİK kararlarının uygulanmasını takip eden süreçte tarafların dikkat etmesi gereken hayati noktaları aydınlatmaktadır:
- İdareler Açısından: Kurul kararlarının bağlayıcı olduğunu ve bu kararların gereğini tam ve doğru bir şekilde yerine getirmeleri gerektiğini bilmelidirler. Aksi takdirde, hem yeni bir itirazen şikâyet süreciyle hem de sorumluluk doğuracak durumlarla karşılaşabilirler.
- İstekliler Açısından: Bir KİK kararının idarece yanlış uygulandığını düşündüklerinde, standart şikâyet yolunu izlememelidirler. İzlenmesi gereken tek ve zorunlu yol, durumun öğrenildiği tarihten itibaren 10 gün içinde doğrudan KİK’e başvurmaktır. Bu özel ve istisnai usulün bilinmemesi, haklı bir iddianın sırf süre aşımı nedeniyle kaybedilmesine yol açmaktadır.
Sonuç olarak, kamu ihale hukukunda sadece esasa ilişkin değil, usule ilişkin kurallara hâkim olmak da hakların korunması için vazgeçilmezdir. Bu karar, doğru hukuki yolun zamanında kullanılmamasının, telafisi mümkün olmayan hak kayıplarına neden olabileceğini göstermektedir.





Yorum Bırak