KİK Başvuru Bedeli İadesinde "Tamamen Haklı Çıkma" Şartı Mülkiyet Hakkına Aykırı Bulundu!

Kamu ihalelerinde yaşanan hukuka aykırılıklara karşı Kamu İhale Kurumu'na (KİK) yapılan itirazen şikâyet başvuruları, firmalar için en temel hak arama yollarından biridir. Ancak bu başvuruların maliyeti olan "başvuru bedelleri" ve bunların iade koşulları, uzun süredir bir belirsizlik ve hakkaniyetsizlik tartışması yaratmaktaydı. Özellikle, birden fazla iddiadan oluşan bir başvuruda sadece bir veya birkaç iddiada haklı çıkılıp, ihalenin seyrini değiştiren bir karar (iptal veya düzeltici işlem) alınsa dahi, "tüm iddialarda" haklı çıkılmadığı için bedelin iade edilmemesi, ciddi bir mali külfet doğuruyordu. Bu tür karmaşık ihale, sözleşme ve hakediş sorunlarınızda, sürecin doğru yönetilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi için Yaka Danışmanlık uzmanlığından destek almak, firmaların mali ve hukuki pozisyonunu güçlendirmektedir. İşte bu kangren haline gelmiş sorunu kökten çözen Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) 25/12/2024 tarihli ve E:2024/85, K:2024/229 sayılı emsal nitelikteki kararı, mülkiyet hakkı ekseninde yeni bir dönemin kapısını araladı.

Kararın İlgili Kısmı

"Bu itibarla başvuru sahibinin şikâyet başvurusunda haklı çıktığı iddiaları dikkate alınmaksızın iddialarının tamamında haklı çıkması durumunda başvuru bedelinin iade edilmesini öngören kuralların kişilere aşırı bir külfet yüklediği, kamu yararı ile mülkiyet hakkı arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi kişi aleyhine bozarak orantısız bir sınırlamaya neden olduğu sonucuna ulaşılmıştır."

İhalenin İptalini Sağlayan Firma, Başvuru Bedelini Geri Alamadı

Anayasa Mahkemesi'ne taşınan sürecin temelinde, bir ihaleye katılan firmanın KİK'e yaptığı itirazen şikâyet başvurusu yatmaktadır. Firma, ihale sürecindeki birden fazla usulsüzlüğü KİK'e şikâyet etmiş ve KİK, bu iddialardan bazılarını yerinde bularak ihalenin iptaline karar vermiştir.

Ancak, başvuru sahibi firma ihalenin iptalini sağlamış olmasına rağmen, KİK'e yatırdığı itirazen şikâyet başvuru bedelinin iadesi talebinde bulunduğunda ret cevabı almıştır. Gerekçe ise 4734 sayılı Kanun'un ilgili maddesiydi: Firma, başvurusundaki iddiaların tamamında haklı bulunmamıştı.

Bunun üzerine firma, başvuru bedelinin iadesi için idare mahkemesinde dava açmıştır. Davaya bakan Ankara 7. İdare Mahkemesi, uyuşmazlığın temel kaynağı olan kanun hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına vararak, konuyu somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne taşımıştır.

İptali İstenen Kural: "Ya Hep Ya Hiç" Prensibi

İtirazın odak noktası, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 53. maddesinin (j) fıkrasının dördüncü paragrafının birinci ve üçüncü cümleleriydi. Bu düzenlemeler özetle şunu söylüyordu:

  1. Başvuru bedeli, ancak başvuru sahibinin iddialarının tamamında haklı bulunması halinde KİK kararıyla iade edilir.
  2. Diğer hallerde (yani kısmen haklı çıkma veya tamamen haksız çıkma durumunda) başvuru bedeli iade edilmez.

İdare Mahkemesi, bu kuralın "kısmen haklı çıkan" ile "tamamen haksız çıkan" kişiyi aynı kefeye koyduğunu, bunun da Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ve 35. maddesindeki mülkiyet hakkı ilkelerine aykırı olduğunu savunmuştur.

AYM: "Kısmen Haklılık" Durumunda Bedel İadesi Engeli Mülkiyet Hakkı İhlalidir

Anayasa Mahkemesi, yaptığı incelemede itirazı haklı bulmuş ve mülkiyet hakkı yönünden tarihî bir karar vermiştir. Yüksek Mahkeme'nin analizi şu temel noktalara dayanmaktadır:

1. Başvuru Bedeli Mülkiyet Hakkı Kapsamındadır AYM, KİK'e ödenen başvuru bedelinin, ekonomik bir değer ifade etmesi nedeniyle Anayasa'nın 35. maddesi ile korunan mülkiyet hakkı kapsamında bir "mülk" teşkil ettiğini tespit etmiştir. Bedelin iade edilmemesi, mülkiyet hakkına yönelik bir sınırlamadır.

2. KİK Başvurusu "Zorunlu" Bir Yoldur AYM, 4734 sayılı Kanun uyarınca KİK'e itirazen şikâyet başvurusunun, idari dava açmadan önce tüketilmesi zorunlu bir idari başvuru yolu olduğunu vurgulamıştır. Yani, firmaların hak aramak için bu bedeli ödemekten başka çaresi yoktur.

3. Kısmen Haklı Çıkmak, İdarenin Hukuksuzluğunu Kanıtlar Kararın en can alıcı noktası burasıdır. AYM'ye göre, bir başvuru sahibinin iddialarının en azından bir kısmında haklı bulunması, "ihale sürecindeki bazı işlemlerinin hukuka aykırı olduğunun kabulü anlamına geleceği de açıktır."

4. Kural "Ölçüsüz" Bir Külfet Yüklemektedir AYM, mevcut kuralın ("tamamen haklı çıkma" şartının) orantılılık ilkesini ihlal ettiğini belirtmiştir:

  • Amaç (Kamu Yararı): Kanunun amacı (yersiz başvuruları engellemek) meşru kabul edilse de,
  • Araç (Sınırlama): Seçilen araç orantısızdır.
  • Sonuç: İdarenin hukuka aykırı bir işlemi nedeniyle hak kaybına uğrayan ve bunu KİK nezdinde kanıtlayan (kısmen de olsa) bir firmanın, sırf tüm iddialarında haklı çıkmadığı için başvuru masrafını üstlenmeye zorlanması, kişilere aşırı bir külfet yüklemektedir.

Yüksek Mahkeme, idarenin hukuka aykırı işleminin sonuçlarının kişilere bu şekilde yükletilmesinin, kamu yararı ile bireyin mülkiyet hakkı arasındaki adil dengeyi bozduğuna hükmetmiştir. Kişinin, bu bedeli geri almak için "ayrı bir dava açmaya zorlanıyor olmasının" dahi yeni bir külfet olduğunu eklemiştir.

Bu gerekçelerle AYM, itiraz konusu birinci ve üçüncü cümleler ile bunlarla bağlantılı ikinci cümleyi ve Geçici 21. maddeyi Anayasa'nın 13. (ölçülülük) ve 35. (mülkiyet hakkı) maddelerine aykırı bularak iptal etmiştir.


Analizin Sonucu

Anayasa Mahkemesi'nin bu iptal kararı, kamu ihale sektöründeki tüm paydaşlar için köklü değişiklikler anlamına gelmektedir:

  1. İstekliler (Firmalar) İçin: Bu karar, "ya hep ya hiç" kumarını sona erdirmiştir. Artık firmalar, birden fazla iddia ile yaptıkları başvurularda, ihalenin iptalini veya düzeltici işlem yapılmasını sağlayan esaslı bir iddialarında haklı bulundukları takdirde, diğer bazı iddiaları yersiz bulunsa bile başvuru bedelini geri alma hakkına kavuşacaktır. Bu durum, hak arama özgürlüğünü mali baskıdan kurtaran önemli bir güvencedir.
  2. Yasama Organı (TBMM) İçin: AYM, yaratılacak hukuksal boşluğun kamu yararını ihlal etmemesi için iptal kararının, Resmi Gazete'de yayımlanmasından (26 Mart 2025) başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir. Bu süre zarfında (yaklaşık 26 Aralık 2025'e kadar) TBMM'nin yeni bir yasal düzenleme yapması gerekmektedir.
  3. Yeni Düzenleme Nasıl Olmalı?: Yeni yasal düzenlemenin, AYM'nin "orantılılık" ve "adil denge" ilkelerine uygun olması şarttır. Muhtemel senaryolar arasında; "başvurunun esastan kabul edilmesi halinde bedelin iadesi", "kısmen haklı çıkma oranına göre bedelin kısmen iadesi" veya "ihalenin iptali/düzeltici işlemle sonuçlanan her durumda bedelin tam iadesi" gibi seçenekler bulunmaktadır.
  4. Kamu İhale Kurumu (KİK) İçin: KİK, yeni yasal düzenleme yürürlüğe girene kadar mevcut (iptal edilen) hükümleri uygulamaya devam edecek, ancak dokuz aylık sürenin sonunda yeni kurala göre işlem tesis etmek zorunda kalacaktır.