Damga Vergisini Bakanlıktan İstedi, Davayı Kaybetti: Yargıtay'dan Kritik "Husumet" Uyarısı
Kamu ihalelerinde yükleniciler, sözleşme imzalarken yüksek tutarlarda damga vergisi ve karar pulu bedeli öderler. Peki, imzalanan bu sözleşme, yüklenicinin hiçbir kusuru olmaksızın, idarenin hatalı bir ihale süreci yürütmesi nedeniyle (örneğin bir mahkeme kararıyla) iptal edilirse, yüklenicinin ödediği bu paralar (menfi zarar) ne olur? Yüklenici, bu parayı "nasılsa Hazine'ye gidiyor" diyerek doğrudan Maliye Bakanlığı'ndan isteyebilir mi? Bu tür karmaşık ihale, sözleşme ve hakediş sorunlarınızda, sürecin doğru yönetilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi için Yaka Danışmanlık uzmanlığından destek almak, dava süreçlerinde doğru tarafı (husumeti) belirleyerek usuli hatalar nedeniyle hak kaybetmenizi önler. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 21.04.2025 tarihli ve 2025/538 E., 2025/1611 K. sayılı kararı, bu konuda yapılan ölümcül bir hatayı gözler önüne sermektedir.
Kararın İlgili Kısmı
"Davacı ile davalı arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı, davacı iş ortaklığının, söz konusu menfi zararlarını akidi olmayan davalı Bakanlıktan isteyemeyeceği, ... husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, ... usul ve yasaya uygun olduğu tespit olunmuştur."
Olayın Arka Planı: Yargı Kararıyla İptal Edilen İhale ve Feshedilen Sözleşme
Bir belediyenin (İdare) yaptığı işçilik hizmet alımı ihalesi, yargı ve KİK kararlarıyla karmaşık bir sürece girmiştir. Sonuç olarak, ihaleyi kazanıp sözleşme imzalayan yüklenici (davacı), işe başladıktan bir süre sonra, idarenin en başta hatalı işlem yaptığının anlaşılması üzerine sözleşmesinin feshedilmesiyle karşı karşıya kalmıştır. Yüklenicinin bu fesihte hiçbir kusuru yoktur.
Yüklenicinin Talebi ve Yaptığı Hata: Davayı Yanlış Tarafa Açmak
Yüklenici, 33 aylık sözleşme için ödediği ancak 1 yıl 4 aylık kısmını kullanamadığı damga vergisi (341.208,23 TL) ve karar pulu (281.595,77 TL) bedellerinin oransal iadesi için dava açmıştır.
Ancak yüklenici, davalı olarak hem sözleşmeyi imzaladığı Belediyeyi hem de bu paranın nihai alıcısı olduğunu düşündüğü Maliye Bakanlığı'nı göstermiştir.
Mahkemelerin Kararı: "Akidi Olmayandan Zarar İsteyemezsin"
İlk Derece Mahkemesi: Davayı, sözleşmenin tarafı olan Belediyeye karşı reddetti; ancak "para Hazine'ye geçtiği" gerekçesiyle Maliye Bakanlığı'na karşı kabul etti.
Bölge Adliye Mahkemesi (BAM): Bu kararı tamamen bozdu. Bakanlık ile yüklenici arasında hiçbir hukuki bağ olmadığını belirterek davayı "husumet yokluğu" (davanın yanlış tarafa açılması) nedeniyle reddetti.
Yargıtay: Yüklenicinin temyizi üzerine BAM'ın kararını onadı.
Yargıtay'ın onama gerekçesi, sözleşme hukukunun temel bir ilkesine dayanır: Husumet (Taraf Sıfatı).
Yüklenicinin imzaladığı sözleşmenin tarafı (akidi) Belediye'dir.
Yüklenicinin ödediği damga vergisi ve karar pulu, sözleşmenin haksız feshedilmesi nedeniyle uğradığı "menfi zarar" kalemidir.
Bir sözleşmeden kaynaklanan "menfi zarar", ancak o sözleşmenin diğer tarafı olan akitten (Belediye'den) talep edilebilir.
Yüklenicinin, Maliye Bakanlığı ile hiçbir sözleşmesel ilişkisi yoktur. Paranın vergi olarak Bakanlığa aktarılması, Bakanlığı sözleşmenin bir tarafı yapmaz.
Bu nedenle, yüklenicinin Bakanlık'tan zarar tazminatı istemesi, davanın "taraf sıfatı (husumet) yokluğu" nedeniyle usulden reddedilmesi için yeterli bir sebeptir.
Analizin Sonucu
Yükleniciler İçin: Sözleşmeniz idarenin kusuruyla (yargı kararı vb.) iptal edilirse, ödediğiniz damga vergisi, KİK payı, teminat komisyonu gibi "menfi zararlarınızı" talep etme hakkınız vardır. Ancak bu davayı, paranın gittiği Hazine'ye veya Maliye Bakanlığı'na değil, doğrudan sözleşmeyi imzaladığınız idareye (Belediye, Bakanlık, Genel Müdürlük vb.) açmak zorundasınız. Davayı yanlış tarafa açmak, haklı olsanız bile davanızı usulden kaybetmenize neden olur.
İdareler İçin: Sözleşmesel bir alacak iddiasıyla Maliye Bakanlığı'na (veya Hazine'ye) dava açıldığında, "husumet yokluğu" itirazı, Yargıtay tarafından da desteklenen güçlü bir savunmadır.




Yorum Bırak