Giriş

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları mal, hizmet alımları ve yapım işlerinde uymak zorunda oldukları usul ve esasları emredici hükümlerle düzenlemiştir. Bu kanunların temel amacı, kamusal alımlarda şeffaflığı, rekabeti, eşit muameleyi ve kamu kaynaklarının verimli kullanılmasını sağlamaktır. Bu nedenle, kanunda belirtilen ihale usullerine (açık ihale, pazarlık, doğrudan temin vb.) uyulmaksızın, bir kamu kurumu ile özel bir kişi arasında "adi yazılı sözleşme" imzalanarak bir iş yaptırılması, mevzuata açıkça aykırıdır. Peki, bu şekilde yapılan geçersiz bir sözleşmeye dayanarak iş yapan ve bedelini alamayan yüklenicinin durumu ne olacaktır? Hukuk düzeni, bu durumu tamamen korumasız mı bırakmaktadır?

Bu makalede, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 24.06.2020 tarihli ve 2019/3687 E., 2020/1837 K. sayılı kararı incelenerek, kamu ihale mevzuatına aykırı olarak imzalanan adi yazılı sözleşmelerin hukuki niteliği ve bu sözleşmeye dayanarak yapılan imalatların bedelinin hangi hukuki dayanakla talep edilebileceği konusu, "vekâletsiz iş görme" hükümleri çerçevesinde ele alınacaktır.

Bu noktada, özellikle bu tip iş ve işlemlerin idari ve cezai yaptırım açısından da sonuçları olabileceğini unutmamalı ve bu açılardan da konunun incelenmesi gerektiğinin altını çizmeliyiz.

İlgili Mevzuat ve Hukuki Zemin

  • 4734 ve 4735 Sayılı Kanunlar: Bu kanunlar, kamu kurumlarının yapacağı alım ve yapım işlerinin mutlaka kanunda öngörülen ihale usullerinden birine göre yapılması gerektiğini emreder. Bu usullere uyulmadan yapılan sözleşmeler, kamu hukuku açısından yok hükmündedir ve geçersizdir27.
  • Türk Borçlar Kanunu (TBK) Madde 526 vd. (Vekâletsiz İş Görme): Bir kimsenin, vekâleti (yetkisi veya talimatı) olmaksızın, bir başkasının işini onun menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak görmesidir. Bu durumda, işi gören, yaptığı faydalı ve zorunlu masrafları iş sahibinden talep edebilir. Yargıtay, kamu ihale mevzuatına aykırı olarak yapılan işlerin bedelinin talep edilmesinde bu hükümleri kıyasen uygulamaktadır28.
  • Sebepsiz Zenginleşme (TBK Madde 77 vd.): Haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen kimsenin, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlü olduğunu düzenler. Vekâletsiz iş görme koşullarının tam olarak oluşmadığı durumlarda, idarenin malvarlığına giren imalatların bedeli bu hükümlere göre de talep edilebilir.

Kararın İncelenmesi (Yargıtay 15. HD 2020/1837 Sayılı Karar)

  1. Olayın Özeti ve Uyuşmazlık

Davacı şirket, davalı Kaymakamlığı temsilen Kaymakam ile 12.11.2011 tarihinde "adi yazılı" bir sözleşme imzalamıştır. Bu sözleşmeye dayanarak bir takım işler yaptığını ancak bedelinin ödenmediğini iddia ederek alacak davası açmıştır. İlk derece mahkemesi, "taraflar arasında Kamu İhale mevzuatına göre geçerli bir sözleşme ilişkisi kurulmamış olması" gerekçesiyle davayı reddetmiştir.

  1. Yargıtay'ın Değerlendirmesi ve Bozma Gerekçesi

Yargıtay, ilk derece mahkemesinin kararını bozarken, hem sözleşmenin geçersizliği tespitini doğrulamış hem de bu geçersizliğin hukuki sonuçlarına ilişkin önemli bir yol haritası çizmiştir:

  • Sözleşmenin Geçersizliğinin Tespiti: Yargıtay, davalı kamu kurumunun 4734 ve 4735 sayılı Kanunlarda belirtilen ihale usullerine uymaksızın adi yazılı bir sözleşme yapmasının mümkün olmadığını ve bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olduğunu net bir şekilde tespit etmiştir29.
  • Geçersizliğin Sonucu: Vekâletsiz İş Görme Hükümlerinin Uygulanması: Kararın kilit noktası, sözleşmenin geçersiz olmasının, yapılan işlerin bedelinin talep edilemeyeceği anlamına gelmediğidir. Yargıtay, yerleşik içtihatlarına atıf yaparak, bu durumda vekâletsiz iş görme hükümlerinin (TBK Madde 526 vd.) uygulanması gerektiğini belirtmiştir. Buna göre, eğer bir kamu kurumu, geçersiz bir sözleşmeye dayanarak bir imalat yaptırmışsa ve bu imalat kamu kurumu yararına ise ve fiilen kullanılıyorsa, bu işin bedelinin yükleniciye ödenmesi gerekir30.
  • Yapılması Gereken Araştırma: Yargıtay, mahkemenin davayı doğrudan reddetmesini "eksik inceleme" olarak nitelendirmiştir. Mahkemenin yapması gerekenin, davayı usulden reddetmek yerine işin esasına girerek şu hususları araştırması gerektiğini belirtmiştir:
    1. Davacı tarafından iddia edilen iş ve imalatların fiilen yapılıp yapılmadığı.
    2. Yapılmışsa, bu imalatların davalı kamu kurumu yararına olup olmadığı ve idare tarafından kullanılıp kullanılmadığı.
    3. Bu şartlar sağlanıyorsa, yapılan işlerin bedelinin, işin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayiçlerine göre bilirkişi marifetiyle hesaplattırılması.

Bu araştırma sonucunda belirlenecek bedele hükmedilmesi gerekirken, davanın sözleşmenin geçersizliği gerekçesiyle reddedilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

Sonuç

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 2020/1837 sayılı kararı, kamu idarelerinin ihale mevzuatını dolanarak veya ihmal ederek yaptırdıkları işlerde, "sözleşme geçersizdir, ödeme yapmam" savunmasının arkasına sığınamayacaklarını açıkça ortaya koyan önemli bir karardır. Bu karardan çıkarılması gereken temel ilkeler şunlardır:

  1. 4734 ve 4735 sayılı Kanunlara uyulmadan, kamu kurumları ile özel kişiler arasında imzalanan adi yazılı yapım sözleşmeleri hukuken geçersizdir.
  2. Ancak sözleşmenin geçersizliği, yüklenicinin tamamen korumasız bırakılacağı anlamına gelmez. Eğer yüklenici tarafından yapılan imalatlar idare tarafından kabul edilmiş, kullanılıyor ve idare yararına ise, yüklenici bu imalatların bedelini vekâletsiz iş görme hükümlerine göre talep edebilir.
  3. Bu durumda ödenecek bedel, geçersiz sözleşmede yazan bedel değil, imalatların yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre bilirkişi tarafından tespit edilecek bedeldir.

Bu karar, bir yandan kamu ihale mevzuatının emredici niteliğini korurken, diğer yandan hakkaniyet gereği, kamu kurumunun sebepsiz zenginleşmesinin önüne geçerek iyi niyetli yüklenicinin emeğinin karşılıksız kalmasını engellemektedir. İdarelere, kanuni usullere uymadan iş yaptırmanın kendilerini mali sorumluluktan kurtarmayacağı yönünde de önemli bir mesaj vermektedir.