Fen ve Sanat Kuralları Nedir? İnşaat Hukukunda Yeri ve Önemi

Kamu ihalelerinde, özellikle yapım (inşaat) işlerinde teknik şartnameler ne kadar detaylı olursa olsun, her bir tuğlanın nasıl konulacağını veya her bir kaynağın nasıl yapılacağını tek tek yazmak imkansızdır. İşte mevzuatın yetersiz kaldığı veya detaya girmediği her noktada devreye giren evrensel bir hukuk normu vardır: "Fen ve Sanat Kuralları".

Hem 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nda hem de Türk Borçlar Kanunu'nda sıkça atıfta bulunulan bu kavram, müteahhitlerin (yüklenicilerin) en büyük kabusu veya en büyük güvencesi olabilir. Peki, nedir bu fen ve sanat kuralları?

Fen ve Sanat Kuralları Ne Demektir?

Hukuki ve teknik anlamda "Fen ve Sanat Kuralları"; bir işin yapılması sırasında, o mesleğin ve bilimin gerektirdiği, tecrübe ile kesinleşmiş, evrenselleşmiş teknik standartlar, ustalık esasları ve bilimsel doğrular bütünüdür.

Örneğin; bir duvarın örülmesi için teknik şartnamede "çimento kullanılacak" yazar ama "tuğlaların şaşırtmalı örülmesi gerektiği" yazmayabilir. Ancak bir usta, tuğlaları üst üste (derzleri aynı hizaya gelecek şekilde) dizerse duvar yıkılır. İşte bu, şartnamede yazmasa bile fen ve sanat kurallarına aykırıdır.

Yani bu kural, yükleniciye şu mesajı verir: "Ben sana her detayı yazmasam bile, sen bu işin uzmanı (taciri) olarak, mesleğinin gerektirdiği en iyi ve en doğru teknikle bu işi yapmak zorundasın."

Mevzuattaki Yeri: 15 Yıllık Sorumluluk

Kamu ihalelerinde bu kavramın en somut karşılığı 4735 Sayılı Kanun'un 30. Maddesinde yer alır. Bu maddeye göre:

"Yapım işlerinde yüklenici ve alt yükleniciler, yapının fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapılmaması, hileli malzeme kullanılması ve benzeri nedenlerle ortaya çıkan zarar ve ziyandan, yapının tamamı için işe başlama tarihinden itibaren kesin kabul tarihine kadar sorumlu olacağı gibi, kesin kabul onay tarihinden itibaren de on beş yıl süreyle müteselsilen sorumludur."

Bu hüküm çok kritiktir. Yüklenici, "işi teslim ettim, kesin kabulü yaptım, teminatımı aldım, işim bitti" diyemez. Eğer bina 10 yıl sonra fen ve sanat kurallarına uyulmadığı için (örneğin demir donatı eksikliği veya yanlış beton kürü nedeniyle) çatlarsa, idare 15 yıl boyunca yüklenicinin yakasına yapışabilir.

Yapım İşleri Genel Şartnamesi ve "Nefaset"

Yapım İşleri Genel Şartnamesi, işin yürütülmesi sırasında kontrol teşkilatına (müşavir veya idare mühendislerine), işin fen ve sanat kurallarına uygun yapılıp yapılmadığını denetleme yetkisi verir.

Eğer bir imalat fen ve sanat kurallarına aykırı yapılmışsa ancak yıkılıp yeniden yapılması çok büyük masraf gerektiriyorsa ve yapının statik güvenliğini tehdit etmiyorsa (örneğin sıva dalgalı olmuşsa veya boya tonu tutmuyorsa), İdare bu işi "Nefaset Kesintisi" yaparak kabul edebilir. Nefaset, "sanat değeri düşüklüğü" anlamına gelir ve hakedişten para kesilerek işin o haliyle kabul edilmesidir.

Ancak statik açıdan riskli (kolon, kiriş hataları vb.) ve fen kurallarına aykırı imalatlar asla nefasetle kabul edilemez, yıkılıp yeniden yapılması zorunludur.

Hatalı İmalat ve Yüklenicinin Sorumluluğu

Bir imalatın fen ve sanat kurallarına uygun olup olmadığı genellikle bilirkişi raporları ile tespit edilir. Yargıtay ve Sayıştay kararlarında; TSE standartlarına, Bayındırlık (Çevre ve Şehircilik) teknik şartnamelerine ve mühendislik bilimine aykırı her türlü imalat "ayıplı ifa" olarak kabul edilir.

Yüklenici, "İdare beni uyarmadı" diyerek sorumluluktan kaçamaz. Çünkü yüklenici, basiretli bir tacir ve işinin ehli bir uzman olarak kabul edilir. Yanlış bir proje verilse bile, yüklenicinin "Bu proje fen ve sanat kurallarına aykırı" diyerek İdareyi yazılı olarak uyarma yükümlülüğü vardır (Genel Şartname Madde 14).

Sonuç

Fen ve sanat kuralları, inşaat sektörünün yazılı olmayan anayasasıdır. İhaleyi alan firma, sadece sözleşmedeki maddelere değil, mesleğinin gerektirdiği bilimsel ve teknik doğrulara da uymak zorundadır. İdareler hakediş öderken, yükleniciler ise imalat yaparken bu soyut ama güçlü kavramı daima göz önünde bulundurmalı, 15 yıllık ağır sorumluluğu unutmamalıdır.