Kamu ihale sözleşmeleri, idarelerin mal, hizmet ve yapım ihtiyaçlarını karşılamasında temel bir araçtır. Bu süreçte, isteklilerin tekliflerinin ciddiyetini ve yüklenicinin taahhüdünü yerine getirme güvencesini sağlamak amacıyla çeşitli teminatlar alınır: Geçici Teminat, Kesin Teminat, Ek Kesin Teminat. Bu teminatlar, sürecin sonunda belirli şartlar dahilinde ilgili kişilere iade edilir. Teminatların iade süreci, hem idareler hem de yükleniciler için hassas ve titizlikle yürütülmesi gereken bir işlemdir.

 

Geçici Teminatın İadesi

İhale sürecinde, isteklilerden alınan geçici teminatlar, ihale kararı kesinleştikten sonra iade edilir. İhaleyi kazanan ve sözleşme imzalamaya hak kazanan isteklinin geçici teminatı, sözleşme imzalandıktan ve kesin teminat yatırıldıktan sonra iade edilir. İhaleyi kazanamayan diğer isteklilerin geçici teminatları ise, ihale kararının onaylanmasını ve bu kararın itiraz ve şikayet süreçlerinin tamamlanarak kesinleşmesini takiben iade edilir. Bu süreç, ihalenin sonuçlandırılmasının ardından yasal olarak belirlenen sürenin dolmasıyla başlar. Yüklenicinin sözleşme imzalamaktan kaçınması veya diğer yasal zorunlulukları yerine getirmemesi gibi durumlarda geçici teminat gelir kaydedilir.

 

Kesin Teminatın İadesi

Kesin teminat ve varsa ek kesin teminatın iadesi, geçici teminata göre daha karmaşık ve uzun soluklu bir süreçtir. "4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu" bu süreci detaylı olarak düzenlemektedir. Teminatın iade edilebilmesi için şu üç temel şartın bir arada gerçekleşmesi gerekir:

Taahhüdün Eksiksiz Yerine Getirilmesi: Yüklenicinin, sözleşme ve eklerindeki hükümlere uygun olarak işi tamamlamış olması gerekmektedir. İşin tam olarak yerine getirildiğinin tespiti, muayene ve kabul komisyonları tarafından düzenlenen tutanaklarla belgelendirilir.

Borçsuzluk Tespiti: Yüklenicinin, sözleşmeye konu olan işten dolayı idareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edilmelidir. Bu, idarenin yükleniciden olan tüm alacaklarını (cezalar, kesintiler, fazla ödemeler vb.) tahsil etmesi anlamına gelir.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İlişiksizlik Belgesi: En kritik şartlardan biri, yüklenicinin ihale konusu işle ilgili SGK'ya herhangi bir borcunun bulunmadığına dair "ilişiksizlik belgesi"ni idareye sunmasıdır. Bu belge olmadan teminat iadesi yapılamaz.

Yapım işleri ve mal ve hizmet alımları için teminat iadesi sürecinde farklılıklar bulunur. Yapım işlerinde, geçici kabul tutanağının onaylanmasından sonra kesin teminatın yarısı, SGK ilişiksizlik belgesinin sunulması ve kesin kabul tutanağının onaylanmasından sonra ise kalan yarısı iade edilir. Mal ve hizmet alımlarında ise, bir garanti süresi öngörülmüşse teminatın yarısı kabulden sonra, kalan yarısı garanti süresi sonunda; garanti süresi öngörülmeyen işlerde ise tamamı kabulün ardından iade edilir.

 

Süreçte Karşılaşılan Sorunlar ve Hukuki Perspektif

Teminat iadesi sürecinde yaşanan başlıca sorunlar ve bu sorunlara yönelik hukuki yaklaşımlar şunlardır:

SGK İlişiksizlik Belgesi Sorunu: Uygulamada en sık rastlanan sorunlardan biri, yüklenicinin SGK'ya olan borçları nedeniyle ilişiksizlik belgesini zamanında alamamasıdır. SGK mevzuatına göre, hakediş ödemelerinde yüklenicinin tüm borçları kontrol edilirken, kesin teminatın iadesinde yalnızca ihale konusu işle ilgili borçlar dikkate alınır. Bu ayrım, sürecin doğru yönetilmesi için büyük önem taşır. Yüklenici bu belgenin temininde gecikirse, idarenin teminatı iade etmesi mümkün değildir.

Teminat Süresinin Yetersiz Kalması: Bazı durumlarda, idare tarafından alınan teminat mektubunun süresi, kabul ve kesin hesap süreçlerinin uzaması nedeniyle yetersiz kalabilir. Bu durumda idare, yükleniciden teminat mektubunun süresini uzatmasını talep etmelidir. Eğer yüklenici bu talebe uymazsa, idare, teminatı nakde çevirme yetkisine sahiptir.

Hak Edişlerden Yapılan Kesintiler: Kesin teminatın paraya çevrilerek gelir kaydedilmesi, yüklenicinin borcundan mahsup edilmez. Bu, yüklenicinin idareye olan borçlarının, teminatın gelir kaydedilmesi durumunda dahi ayrıca tahsil edilmesi gerektiği anlamına gelir. Yargıtay kararları, gelir kaydedilen teminatın bir ceza niteliği taşıdığını ve yüklenicinin borcundan mahsup edilemeyeceğini net bir şekilde belirtmektedir.

İtiraz Edilmeyen Hak Edişler: İdare, hakediş ödemelerinde yüklenicinin itiraz etmediği kesintileri veya eksik ödemeler, önceden yüklenici tarafından kabul edilmiş sayılmakla birlikte, bu durum yapılan ikincil mevzuat düzenlemeleriyle değiştirilmiştir. Şimdi kesin hesapların idareye teslim edildiği tarihe kadar yüklenicilerin itiraz hakları bulunmaktadır.

 

Sonuç

Teminatların iadesi süreci, sözleşme yönetiminin en önemli parçalarından biridir. Bu sürecin sağlıklı ve adil bir şekilde işlemesi, yüklenicinin taahhüdünü eksiksiz tamamlaması ve idarenin yasal yükümlülüklerini zamanında yerine getirmesiyle mümkündür. İdarelerin, mevzuattaki hükümleri doğru bir şekilde uygulayarak, yüklenicilerin haklarını koruması ve gereksiz hukuki uyuşmazlıklara yol açmaması hayati önem taşır. Yükleniciler için ise, sözleşme hükümlerini ve ilgili mevzuatı iyi bilmek, gerekli belgeleri zamanında temin etmek ve itiraz süreçlerini usulüne uygun bir şekilde işletmek, hak kayıplarının önüne geçmek için esastır. Bu sayede, hem kamu menfaati hem de sektörün sağlıklı gelişimi desteklenmiş olur.