Giriş

Kamu ihale süreçlerinin karmaşıklığı, zaman zaman ihalelerin yargı kararlarıyla iptal edilmesine yol açabilmektedir. İhale süreci tamamlanıp sözleşme imzalandıktan ve hatta işe başlandıktan sonra gelen bir mahkeme kararıyla ihalenin iptal edilmesi, hem idareyi hem de iyi niyetle işe başlayan yükleniciyi hukuki bir belirsizliğe sürüklemektedir. Bu durumda, yapılan işlerin bedelinin ödenmesi, sözleşmenin tasfiyesi ve özellikle yüklenicinin, işin tamamını yapma beklentisiyle mahrum kaldığı kâr (kâr kaybı) için bir talepte bulunup bulunamayacağı önemli bir hukuki sorundur.

Bu makalede, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 27.04.2021 tarihli ve 2021/1180 E., 2021/1998 K. sayılı kararı incelenerek, mahkeme kararıyla iptal edilen bir kamu ihalesi sözleşmesinde yüklenicinin haklarının ne olduğu, özellikle 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 24. maddesinin bu gibi durumlarda uygulanıp uygulanamayacağı hususu ele alınacaktır.

İlgili Mevzuat ve Hukuki Zemin

  • 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu Madde 24 (Sözleşme Kapsamında Yaptırılabilecek İlave İşler, İş Eksilişi ve İşin Tasfiyesi): Bu madde, sözleşmenin uygulanması sırasında ortaya çıkan proje değişiklikleri veya öngörülemeyen durumlar nedeniyle iş artışı veya eksilişi yapılmasına ilişkin kuralları düzenler. Maddenin son fıkrası, özel bir durumu düzenler: "Anahtar teslimi götürü bedel yapılan yapım işleri sözleşmelerinde, öngörülemeyen durumlar nedeniyle iş artışının zorunlu olması ve bu artışla birlikte işin tamamlanamayacağının anlaşılması durumlarında, sözleşme bedelinin %80’inden daha düşük bedelle tamamlanacağı anlaşılan işlerde, yükleniciye, yaptığı işler ile o işlere ilişkin gerçek giderleri ve yüklenici kârına karşılık olarak, sözleşme bedelinin %80’i ile sözleşme fiyatlarıyla yaptığı işin tutarı arasındaki bedel farkının %5’i geçici kabul tarihindeki fiyatlar üzerinden ödenir."
  • Sözleşmenin Sona Erme Halleri: Bir sözleşme, tarafların iradesiyle (ifa, fesih), tarafların iradesi dışında (ifa imkânsızlığı) veya bir mahkeme kararıyla sona erebilir. Her bir sona erme hali, farklı hukuki sonuçlar doğurur.

Kararın İncelenmesi (Yargıtay 15. HD 2021/1998 Sayılı Karar)

  1. Olayın Özeti ve Uyuşmazlık

Davacı yüklenici, bir hizmet alım işi ihalesini kazanarak davalı idare ile sözleşme imzalamış ve işe başlamıştır. Ancak kısa bir süre sonra, başka bir isteklinin başvurusu üzerine mahkeme, ihalenin iptaline karar vermiştir. Bunun üzerine idare, sözleşmeyi sonlandırmıştır. Davacı yüklenici, sözleşmenin kusuru olmaksızın sona erdiğini, eğer iş devam etseydi elde edeceği kârdan mahrum kaldığını iddia ederek, 4735 sayılı Kanun'un 24. maddesinin son fıkrasını kıyasen uygulayarak bir kâr kaybı tazminatı talep etmiştir.

İlk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesi, davacının talebini haklı bularak 4735 sayılı Kanun Madde 24'ü kıyasen uygulamış ve davacının kusuru olmaksızın sözleşmenin iptal edilmesi nedeniyle kâr kaybı isteyebileceğine karar vermiştir.

  1. Yargıtay'ın Değerlendirmesi ve Bozma Gerekçesi

Yargıtay, bu kararı bariz bir şekilde hukuka aykırı bularak bozmuştur. Bozma gerekçesi, 4735 sayılı Kanun'un 24. maddesinin uygulama alanını net bir şekilde ortaya koymaktadır:

  • Madde 24'ün Sınırlı Uygulama Alanı: Yargıtay, 4735 sayılı Kanun'un 24. maddesinin, "sözleşme kapsamında yaptırılabilecek ilave işler, iş eksikliği ve işin tasfiyesine ilişkin" olduğunu vurgulamıştır. Maddenin son fıkrasında yer alan ve %80'in altında tamamlanan işler için bir miktar kâr payı ödenmesini öngören hükmün, ancak sözleşmenin uygulanması sırasında idarenin iradesiyle yapılan proje değişiklikleri veya iş eksilişleri gibi durumlarda, yani sözleşme devam ederken uygulanabileceğini belirtmiştir.
  • Fesih ve İptal Durumlarında Uygulanamaması: Kararda, sözleşmenin mahkeme kararıyla iptal edilmesi (veya taraflardan birinin kusuruyla feshedilmesi) gibi durumların, 24. maddenin uygulama alanı dışında kaldığı açıkça ifade edilmiştir. Sözleşme, bir yargı kararı ile ortadan kalktığında, artık o sözleşmenin "uygulanmasından" ve o sözleşme içindeki bir iş eksikliği hükmünden bahsetmek mümkün değildir.
  • Yüklenicinin Haklarının Sınırı: Yargıtay, ihalenin mahkeme kararıyla feshine (iptaline) kadar yaptığı işlerin bedelini alan yüklenicinin, bu durumdan dolayı talep edebileceği başka bir hakkı bulunmadığına hükmetmiştir. Bu, mahkeme kararıyla sözleşmenin ortadan kalkması halinde, yüklenicinin kâr kaybı gibi müspet zararlarını idareden talep edemeyeceği anlamına gelmektedir. İdarenin, bir mahkeme kararını uygulaması kusurlu bir davranış olarak nitelendirilemez.

Bu gerekçelerle Yargıtay, davanın tamamen reddedilmesi gerektiğine karar vererek hükmü bozmuştur.

Sonuç

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 2021/1998 sayılı kararı, 4735 sayılı Kanun'un 24. maddesinin uygulanma koşullarını netleştiren ve mahkeme kararıyla iptal edilen sözleşmelerde yüklenicinin haklarının sınırını çizen önemli bir karardır. Bu karardan çıkarılması gereken temel ilkeler şunlardır:

  1. 4735 sayılı Kanun'un 24. maddesinin son fıkrası, sadece sözleşmenin uygulanması sırasında idarenin kararıyla ortaya çıkan iş eksilişleri nedeniyle işin, sözleşme bedelinin %80'inin altında tamamlanacağının anlaşıldığı durumlarda uygulanabilir.
  2. Bu hüküm, sözleşmenin mahkeme kararıyla iptal edilmesi veya taraflardan birinin kusuruyla feshedilmesi gibi, sözleşmeyi tamamen sona erdiren durumlarda uygulanamaz ve kıyasen de temel alınamaz.
  3. Bir kamu ihalesi sözleşmesi, yüklenicinin kusuru olmaksızın, bir mahkeme kararının uygulanması sonucu sona ererse, yüklenici sadece o ana kadar yaptığı işlerin bedelini alabilir. Bu durumdan dolayı idareden kâr kaybı, müspet zarar veya 24. maddeye dayalı bir tazminat talep etme hakkı bulunmamaktadır.

Bu karar, kamu ihale süreçlerindeki yargısal denetimin bir sonucu olarak ortaya çıkan riskin, kural olarak yükleniciye ait olduğunu ve idarenin bir mahkeme kararını yerine getirmesinin kendisine bir kusur olarak atfedilemeyeceğini göstermektedir.