Giriş: Puanlamadaki Adalet Arayışı
Hizmet alımı ihalelerinde, özellikle personel çalıştırmaya dayalı işlerde, birden fazla isteklinin tıpatıp aynı en düşük fiyat teklifini vermesi sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu durumda kanun koyucu, kazananı belirlemek için bir dizi "fiyat dışı unsur" üzerinden puanlama yapılmasını öngörmüştür. Bu puanlama kriterlerinden biri de, isteklinin son iki yıl içinde 4735 sayılı Kanun kapsamında imzaladığı toplam sözleşme tutarıdır. Mantık basittir: Daha az kamu işi yapmış olan istekliye daha fazla puan vererek, pastadan daha fazla firmanın pay almasını sağlamak.
Ancak bu basit mantık, uygulamada önemli bir adalet sorununu barındırıyordu. Bir istekli, 10 Milyon TL'lik dev bir sözleşme imzalamış, ancak işin sadece 1 Milyon TL'lik kısmını yaptıktan sonra sözleşme feshedilmiş veya tasfiye edilmiş olabilir. Peki, puanlama yapılırken bu isteklinin hanesine 10 Milyon TL mi yazılmalı, yoksa fiilen gerçekleştirdiği 1 Milyon TL mi? Bu soru, "imzalanan sözleşme tutarı" ile "fiilen gerçekleştirilen iş tutarı" arasındaki farktan kaynaklanıyor ve eşit tekliflerin kaderini belirliyordu. Kamu İhale Kurulu (KİK), 2022/DK.D-397 sayılı ilke kararıyla bu tartışmaya son vererek, "gerçekleşen" deneyimin esas alınması gerektiğine hükmetmiştir.
Sorunun Kaynağı: "İmzalanmış Sözleşme" İfadesinin Katı Yorumu
Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği'nin 63. maddesi, puanlama yapılırken "imzaladığı sözleşmelerin toplam bedeline" bakılacağını belirtir. Bazı idareler ve EKAP sistemi, bu ifadeyi lafzıyla yorumlayarak, bir sözleşmenin akıbetine (tamamlanıp tamamlanmadığına) bakmaksızın, sadece imzalandığı andaki "ilk sözleşme bedelini" dikkate alıyordu.
Bu durum, şu gibi adaletsizliklere yol açıyordu:
Örnek 1: A firması, 10 Milyon TL'lik bir işi başarıyla tamamlamıştır.
Örnek 2: B firması, 10 Milyon TL'lik bir iş imzalamış ancak %10'unu yaptıktan sonra kendi kusuruyla sözleşmesi feshedilmiştir.
Eski yoruma göre, her iki firma da puanlama açısından "-10 Milyon TL"lik bir geçmişe sahip kabul ediliyordu. Oysa A firması devasa bir işi tamamlama tecrübesine sahipken, B firması büyük bir işi tamamlama konusunda başarısız olmuştu. Buna rağmen sistem, ikisini aynı kefeye koyarak, fiili performansı değil, kağıt üzerindeki imzayı esas alıyordu. Bu durum, hem puanlama sisteminin ruhuna aykırıydı hem de başarısız yüklenicilerin, başarılı yüklenicilerle haksız bir şekilde eşitlenmesine neden oluyordu.
KİK'in Kararı: Önemli Olan İmzalanan Değil, Yapılandır
KİK, bu hakkaniyete aykırı durumu düzeltmek için son derece mantıklı ve adil bir karar vermiştir. Kurul, puanlama sisteminin amacının, isteklilerin "fiili performansını" ve kamu ihalelerinden aldıkları "gerçek payı" ölçmek olduğunu tespit etmiştir. Bu tespitten hareketle KİK, oybirliğiyle şu sonuca varmıştır:
Ekonomik açıdan en avantajlı teklifin belirlenmesi için yapılacak puanlamada, bir isteklinin son iki yıldaki toplam sözleşme tutarı tespit edilirken;
Tasfiye, fesih veya devir nedenleriyle iş tamamlanmadan sonlandırılan sözleşmelerde, idarelerce Kuruma bildirilen ilk sözleşme tutarı değil,
Feshedilmiş/tasfiye edilmiş/devredilmiş bir sözleşmenin gerçekleştirilmeyen kısmının tutarı düşülerek hesaplanan sözleşme tutarının dikkate alınması gerekir.
Yani, 10 Milyon TL'lik sözleşmenin 1 Milyon TL'lik kısmını yapıp feshedilen bir firma için, puanlamada dikkate alınacak tutar 10 Milyon TL değil, fiilen yapılan 1 Milyon TL olacaktır.
KİK'in bu kararı, eşit tekliflerin değerlendirilmesinde adaleti ve hakkaniyeti sağlama adına atılmış önemli bir adımdır.
Fiili Performansı Ödüllendirmesi: Karar, kağıt üzerindeki beyanlar yerine, sahadaki gerçek performansı esas almaktadır. Bu, işini düzgün yapan ve tamamlayan firmalarla, sözleşmesini tamamlayamayan firmalar arasında adil bir ayrım yapılmasını sağlar.
Sistemin Amacına Uygunluk: Puanlama sisteminin "pastadan daha az pay alanlara fırsat verme" ruhuyla tam uyumludur. Bir firmanın "gerçek payı", imzaladığı değil, Hazine'den hak ediş olarak aldığı tutardır.
Haksız Rekabeti Önlemesi: Büyük bir sözleşmeyi imzalayıp hemen başında feshedilen bir firmanın, bu "kağıt üzerindeki" büyük sözleşme nedeniyle haksız bir şekilde puan kaybetmesinin önüne geçer.
Ancak bu kararın uygulanması, teknik bazı zorlukları da beraberinde getirecektir:
EKAP Altyapısı: KİK'in kararında da belirttiği gibi, bu hesaplamanın otomatik olarak yapılabilmesi için EKAP'ta ciddi bir teknik altyapı geliştirmesi gerekmektedir. İdarelerin, feshedilen sözleşmelerin "gerçekleşen" tutarlarını sisteme doğru ve zamanında girmesi kritik önem taşımaktadır.
Veri Girişi Hataları: İdarelerin bu verileri manuel olarak girmesi, hata riskini de beraberinde getirir. Yanlış girilen bir "gerçekleşme oranı", bir ihalenin kaderini tamamen değiştirebilir. Bu nedenle, sistemin güvenilir ve denetlenebilir olması şarttır.
Sonuç
KİK'in 2022/DK.D-397 sayılı kararı, hizmet alımı ihalelerindeki eşit teklif puanlamasında yeni ve daha adil bir dönemi başlatmıştır. Artık "ne imzaladığın" değil, "ne kadarını tamamladığın" önemli olacaktır. Bu karar, fiili performansı ve liyakati ödüllendiren, sistemin ruhuna uygun bir yaklaşım benimsemektedir. Kararın başarısı, bu felsefeyi doğru ve hatasız bir şekilde işletecek olan EKAP'taki teknik altyapının ne kadar sağlıklı kurulacağına bağlı olacaktır. Ancak felsefe olarak, kamu ihale sisteminde adaletin sağlanması adına atılmış son derece doğru bir adımdır.




Yorum Bırak