Giriş
Eser sözleşmelerinde ve özellikle kamu yapım işlerinde, işin tamamlanmasının ardından "geçici kabul" aşaması, hem işin teslim alındığını resmi olarak teyit etmesi hem de teminatların iadesi gibi önemli hukuki sonuçlar doğurması açısından kritik bir dönüm noktasıdır. Sözleşmelerde genellikle, hakedişlerden kesilen teminatların veya kesin teminatın bir kısmının iadesi, geçici kabulün yapılması şartına bağlanır. Ancak uygulamada, idarelerin işi fiilen kullanmaya başlamalarına rağmen, çeşitli gerekçelerle geçici kabul işlemlerini başlatmaktan imtina ettikleri ve bu suretle yüklenicinin teminatlarının iadesini geciktirdikleri durumlarla karşılaşılabilmektedir.
Bu makalede, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 07.12.2012 tarihli ve E. 2012/4842, K. 2012/7699 sayılı kararı incelenerek, bir yapım işinin idare tarafından fiilen kullanılmasına ve işletilmesine rağmen geçici kabul işlemlerinin yapılmamasının hukuki niteliği, bu durumun Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi kapsamında "hakkın kötüye kullanılması" olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bunun teminatların iadesi üzerindeki etkisi ele alınacaktır.
İlgili Mevzuat ve Hukuki Zemin
- Yapım İşleri Genel Şartnamesi (YİGŞ) Madde 42: Geçici kabulün şartlarını ve usulünü düzenler. İşin sözleşme ve eklerine uygun olarak tamamlanması üzerine, yüklenicinin yazılı talebiyle idarenin kabul komisyonu oluşturarak işi denetlemesini ve eksiklik yoksa veya bulunan eksiklikler kabulü engelleyecek nitelikte değilse geçici kabul tutanağını düzenlemesini öngörür.
- Sözleşme Hükümleri: Genellikle kamu yapım işleri sözleşmelerinde, hakedişlerden yapılan %5'lik nakdi teminat kesintilerinin veya kesin teminat mektubunun yarısının iadesi, geçici kabulün onaylanması şartına bağlanır16.
- Türk Medeni Kanunu (TMK) Madde 2 (Dürüstlük Kuralı ve Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı): Bu temel hukuk kuralı, "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır" der. Maddenin ikinci fıkrası ise "Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz" hükmünü içerir17. Bir hakkın kullanılmasının, sahibine sağladığı yarara oranla karşı tarafa verdiği zararın aşırı olması ve bu durumun adalet duygusuna aykırı olması, hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilir.
Kararın İncelenmesi (Yargıtay 15. HD 2012/7699 Sayılı Karar)
- Olayın Özeti ve Uyuşmazlık
Davacı yüklenici, bir doğalgaz dağıtım işini tamamlamış ancak davalı idare, eksik işler bulunduğu gerekçesiyle geçici kabul işlemlerini yapmamıştır. Bu nedenle, sözleşme uyarınca her hakedişten kesilen %5 oranındaki nakdi teminat kesintileri de yükleniciye iade edilmemiştir18. Yüklenici, işin tamamlandığını ve fiilen kullanıldığını, dolayısıyla teminat kesintilerinin iade edilmesi gerektiğini belirterek dava açmıştır.
- Yargıtay'ın Değerlendirmesi ve Bozma Gerekçesi
Yargıtay, ilk derece mahkemesinin teminatların iadesi talebini reddeden kararını bozarken, dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağına dayanan önemli bir değerlendirme yapmıştır:
- İşin Tamamlandığı ve Fiilen Kullanıldığı Tespiti: Yargıtay, dosyaya giren bilirkişi raporu ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun yazısına dayanarak iki önemli maddi olguyu tespit etmiştir:
- İdarenin eksik olduğunu iddia ettiği işlerin aslında hakedişlerde yer aldığı ve bedelinin ödendiği, dolayısıyla kayda değer bir eksik iş bulunmadığı19.
- En önemlisi, söz konusu doğalgaz dağıtım hattından yıllardır (Ekim 2000'den beri) doğalgaz arzının sağlandığı, yani idarenin işi fiilen teslim alıp kullandığı ve işin amacına ulaştığı20.
- Geçici Kabul Yapmamanın Hakkın Kötüye Kullanılması Olduğu: Yargıtay, bu tespitlerden hareketle şu sonuca varmıştır: İş tamamlanmış, eksiksiz ve kusursuz bir şekilde idarenin kullanımına sunulmuştur. İdare, sistemi yıllardır kullanmasına rağmen, sözleşmedeki "teminatlar geçici kabulde iade edilir" hükmüne sığınarak geçici kabul işlemlerini başlatmaktan kaçınmaktadır. Bu davranış, TMK Madde 2 anlamında "bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasıdır" ve hukuk düzeni tarafından korunamaz21212121.
- Sonuç: İdare, bir yandan işin sağladığı tüm faydalardan yararlanırken, diğer yandan şekli bir prosedürü (geçici kabul) yerine getirmeyerek yüklenicinin teminatlarını elinde tutamaz. Bu davranış dürüstlük kuralına aykırıdır22. Bu nedenle, geçici kabul fiilen yapılmamış olsa bile, yapılmış gibi hukuki sonuç doğurması gerektiği ve yüklenicinin teminat kesintilerinin iadesini istemekte haklı olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu gerekçelerle Yargıtay, teminatların iadesi talebinin de kabul edilmesi gerektiğine hükmederek kararı bozmuştur.
Sonuç
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 2012/7699 sayılı kararı, sözleşme hukukunun en temel ilkesi olan dürüstlük kuralının, kamu yapım sözleşmelerindeki şekli prosedürler karşısındaki üstünlüğünü ortaya koyan emsal bir karardır. Bu karardan çıkarılması gereken temel ilkeler şunlardır:
- Bir yapım işi, amacına uygun şekilde tamamlanmış ve iş sahibi (idare) tarafından fiilen kullanılmaya başlanmışsa, işin hukuken de teslim alınmış olduğu kabul edilir.
- İdarenin, eseri fiilen kullanmasına ve ondan faydalanmasına rağmen, sırf yüklenicinin teminatlarını iade etmemek gibi amaçlarla geçici kabul işlemlerini başlatmaktan kaçınması, TMK Madde 2 uyarınca hakkın kötüye kullanılmasıdır.
- Bir hakkın kötüye kullanılması hukuk düzenince korunmaz. Bu nedenle, mahkeme, geçici kabul şeklen yapılmamış olsa bile, yapılmış gibi sonuç doğurmasına ve bu kabule bağlı olan teminat iadesi gibi hakların yükleniciye verilmesine karar verebilir.
Bu karar, idarelere, tamamlanmış ve kullanılır durumdaki işler için geçici kabul sürecini makul bir sürede ve haklı bir gerekçe olmaksızın geciktiremeyeceklerini, aksi takdirde kötü niyetli addedileceklerini hatırlatmaktadır. Yükleniciler için ise, idarenin bu tür kötü niyetli davranışları karşısında yargı yoluyla haklarını arayabilecekleri yönünde önemli bir güvence oluşturmaktadır.




Yorum Bırak