İhale Dokümanının Anayasası: Sözleşme Tasarısı

Kamu ihale süreçleri, kamu kaynaklarının etkin ve hukuka uygun kullanımını sağlamak amacıyla katı kurallarla düzenlenmiştir. Bu sürecin sonunda imzalanacak olan sözleşmenin taslağı, ihalenin henüz başındayken isteklilere sunulur ve tekliflerin bu çerçevede hazırlanması beklenir. Dolayısıyla sözleşme tasarısı, ihale dokümanının en kritik parçasıdır. Bu belgedeki herhangi bir belirsizlik, hata veya çelişki, yalnızca sözleşmenin uygulanması aşamasında değil, henüz ihale sürecindeyken bile tüm süreci sakatlayabilir. Bu analizde ele alınan 15.10.2025 tarihli Kamu İhale Kurulu (KİK) kararı, sözleşme tasarısı hazırlama sürecindeki dikkatsizliğin ve hukuki tutarsızlığın ne kadar ağır sonuçlar doğurabileceğini gösteren didaktik bir örnek teşkil etmektedir.

 

Ağır Aykırılık Halinin Tanımlanması

4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, idareye, yüklenicinin sözleşme hükümlerine yönelik bazı ciddi ihlallerde bulunduğunda, protesto çekmeye veya ek süre vermeye gerek kalmaksızın sözleşmeyi derhal feshetme hakkı tanır. Bu durumlar, "ağır aykırılık halleri" olarak adlandırılır. Bu haller, işin devamını imkansız kılan veya idare açısından kabul edilemez nitelikteki en temel sözleşme ihlalleridir.

İncelenen KİK kararına konu olan ihalede idare, bir hizmet alımına ilişkin sözleşme tasarısının 16.1.3’üncü maddesinde, "işe başlama tarihinden itibaren sözleşme konusu araçların en az %80'inin işe başlatılmaması durumunu" bir ağır aykırılık hali olarak tanımlamıştır. Bu tanım, hizmetin aksamadan başlayabilmesi için kritik bir şartın ihlalini, sözleşmenin feshi için yeterli bir sebep olarak belirlemektedir ve bu yönüyle hukuka uygundur. Ancak idarenin yaptığı hata, bu tanımın ardından gelen düzenlemede ortaya çıkmıştır.

 

Aynı Fiil İçin Öngörülen Çelişkili Yaptırımlar

İdare, ağır aykırılık halini tanımladıktan sonra aynı maddenin devamında, bu durumun gerçekleşmesi halinde "...her bir araç için ve her gün için sözleşme bedelinin on binde 5'i oranında cezai işlem uygulanacaktır" hükmünü eklemiştir. Bu ifade, temel bir hukuki hata içermektedir. Çünkü ağır aykırılık halinin kanunen öngörülen temel ve tek yaptırımı, sözleşmenin derhal feshedilmesidir. Fesih ile sonuçlanan bir eylem için ayrıca bir para cezası öngörülmesi, hem ceza hukukunun genel ilkelerine hem de kamu ihale mevzuatının ruhuna aykırıdır.

Bu çelişkiyi daha da vahim hale getiren ise, sözleşme tasarısının bir sonraki maddesi olan 16.1.3.1’inci maddede yer alan hükümdür. Bu maddede son derece net bir ifadeyle şöyle denilmektedir: "Sözleşmenin feshine yol açan ağır aykırılık haline ilişkin ayrıca ceza uygulanmayacaktır.".

Bu iki madde yan yana okunduğunda ortaya çıkan hukuki tablo şudur:

  • Bir madde, ağır aykırılık durumunda para cezası uygulanacağını emretmektedir.
  • Hemen ardından gelen madde ise aynı durum için para cezası uygulanmasının kesinlikle yasak olduğunu belirtmektedir.

Bu durum, sözleşmeyi daha en başından uygulanamaz kılmaktadır. Yüklenicinin ilgili ihlali gerçekleştirmesi halinde idarenin hangi maddeye göre hareket edeceği tamamen belirsizdir. Bu belirsizlik, ihalenin temelini oluşturan hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesini yok etmektedir.

 

Kurulun Hukuki Belirsizlik Tespiti ve İptal Gerekçesi

KİK, önüne gelen bu şikayeti değerlendirirken, şikayetçinin diğer iddialarını bir kenara bırakarak doğrudan bu ölümcül çelişkiye odaklanmıştır. Kurul, sözleşme tasarısının kendi içinde bu denli bariz bir çelişki barındırmasının, "düzeltici işlem" ile giderilemeyecek nitelikte temel bir aykırılık olduğuna karar vermiştir.

İptal kararının arkasındaki mantık şudur: İstekliler, bir ihaleye teklif verirken üstlenecekleri riskleri net bir şekilde öngörebilmelidir. Bu olayda istekli, belirli bir yükümlülüğü yerine getiremediğinde sözleşmesinin sadece feshedileceğini mi, yoksa feshe ek olarak ağır bir para cezasıyla da mı karşılaşacağını bilememektedir. Bu belirsizlik ortamı, isteklilerin sağlıklı ve rekabetçi bir teklif oluşturmasını engeller. Dolayısıyla, ihale dokümanındaki bu hata, sadece bir madde hatası olmanın ötesinde, ihalenin rekabet ve eşit muamele gibi temel ilkelerini zedeleyen bir nitelik taşımaktadır. Bu nedenle Kurul, ihalenin başka hiçbir yönünü incelemeye gerek duymadan, bu temel hukuki sakatlık nedeniyle iptaline hükmetmiştir.

 

Analizin Sonucu ve Taraflar İçin Çıkarımlar

Bu KİK kararı, kamu ihale süreçlerindeki tüm paydaşlar için önemli bir uyarı niteliğindedir:

  • İdareler Açısından: İhale dokümanları, özellikle de sözleşme tasarıları, hukuki bir bütünlük ve tutarlılık içinde hazırlanmalıdır. Kanunla tanımlanmış "ağır aykırılık" gibi özel hukuki kavramların sonuçları değiştirilemez veya başka yaptırımlarla birleştirilemez. Hazır şablonlar veya farklı dokümanlardan alınan maddeler birleştirilirken ortaya çıkabilecek bu tür çelişkiler, tüm ihale sürecini riske atar.
  • İstekliler Açısından: İhale dokümanını sadece teknik ve mali açıdan değil, hukuki açıdan da detaylı bir analize tabi tutmak kritik öneme sahiptir. Bu kararda olduğu gibi, sözleşme tasarısındaki temel bir hukuki çelişkinin tespiti, haksız bir rekabet ortamını veya ileride yaşanacak bir mağduriyeti en başından engelleyebilir ve başarılı bir itirazen şikayet başvurusunun temelini oluşturabilir.

Nihayetinde bu karar, kamu ihalelerinde şekil ve usul kurallarının ne kadar önemli olduğunu ve hukuki belirliliğin, sürecin adil ve şeffaf bir şekilde işlemesinin vazgeçilmez bir koşulu olduğunu bir kez daha teyit etmektedir.