Uyuşmazlığın Usul Boyutu: Tek Ortağın Dava Açması
Kamu ihalelerinde büyük ölçekli yapım işleri genellikle birden fazla şirketin bir araya gelerek oluşturduğu adi ortaklıklar (iş ortaklıkları) tarafından üstlenilir. Bu ortaklıkların sözleşme sürecinde veya sonrasında yaşayacakları hukuki uyuşmazlıklarda nasıl hareket etmeleri gerektiği, sıklıkla gözden kaçan ancak kritik öneme sahip bir usul konusudur. Yasal süreçlerdeki usul hataları, haklı bir davanın dahi kaybedilmesine yol açabilir. Bu nedenle, Yaka Danışmanlık gibi uzman kuruluşlardan destek almak, bu tür riskleri en aza indirir. İncelenen uyuşmazlık, bir yapım işi sözleşmesinin idare tarafından haksız feshedildiği ve teminatının irat kaydedildiği iddiasıyla, işi üstlenen adi ortaklığın ortaklarından sadece biri tarafından açılan bir alacak davasıdır. Davanın temel sorunu, esasa ilişkin iddialardan ziyade, davanın kimin tarafından ve nasıl açılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Adi Ortaklığın Hukuki Niteliği ve Taraf Ehliyeti Sorunu
Türk Borçlar Kanunu'na göre adi ortaklık, tüzel kişiliği bulunmayan bir kişi birliğidir. Yani, bir anonim veya limited şirket gibi kendi başına hak ve borç sahibi olamaz. Bu durumun en önemli sonucu, adi ortaklığın "taraf ehliyetinin" bulunmamasıdır. Taraf ehliyeti, bir davada davacı veya davalı olabilme yeteneğidir ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (HMK) göre esastan incelenmesi gereken bir dava şartıdır. Mahkemeler, bu şartın varlığını yargılamanın her aşamasında re'sen (kendiliğinden) gözetmek zorundadır.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi'nin 10/03/2022 tarihli ve 2017/644 E., 2019/1036 K. sayılı kararında da atıf yapıldığı üzere, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından, ortaklığa ilişkin bir davada taraf, ortaklığın kendisi değil, ortakların tamamı olmak zorundadır. Ortaklar, ortaklık malvarlığı üzerinde "elbirliği mülkiyeti" esasına göre hak sahibidirler ve bu nedenle aralarında "zorunlu dava arkadaşlığı" bulunur.
Zorunlu Dava Arkadaşlığı ve Taraf Teşkilinin Sağlanması
Zorunlu dava arkadaşlığı, maddi hukuka göre bir hakkın birden fazla kişi tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kişiye karşı birlikte ileri sürülmesi gereken hallerde ortaya çıkar. Adi ortaklığın alacakları için açılacak davalarda, tüm ortakların davacı olarak birlikte yer alması gerekir.
İncelenen kararda ilk derece mahkemesi, bu usul kuralını gözden kaçırarak davanın esasına girmiş ve bir karar vermiştir. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi, bu durumun HMK'nın 114. maddesindeki dava şartlarından olan taraf ehliyetine aykırı olduğunu tespit etmiştir. Mahkemenin yapması gereken doğru usul şu şekilde özetlenmiştir:
- Davanın sadece bir ortak tarafından açıldığını tespit etmek.
- Davacı ortağa, diğer ortağın davaya katılması (muvafakat etmesi) için süre vermek.
- Diğer ortak davaya katılmayı reddederse, davacıya bu ortağa karşı "davaya katılımı sağlama" amaçlı bir dava açması için süre tanımak ve açılan bu davayı asıl dava ile birleştirmek.
Bu işlemler tamamlanarak "taraf teşkili" sağlandıktan sonra davanın esasına girilebilirdi. Taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında karar verilmesi, en temel usul kurallarından birinin ihlali anlamına geldiğinden, mahkeme kararı bu nedenle kaldırılmış ve dosya, eksikliğin giderilmesi için ilk derece mahkemesine geri gönderilmiştir.
Analizin Sonucu ve Taraflar İçin Çıkarımlar
Bu karar, adi ortaklıkların taraf olduğu uyuşmazlıklarda usul kurallarının ne kadar belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır.
İdareler İçin Çıkarımlar: İdareler, bir adi ortaklığa karşı dava açarken veya onlardan gelen bir davada, davada tüm ortakların yer alıp almadığını kontrol etmelidir. Taraf teşkilinde bir eksiklik olması, yargılamanın uzamasına ve hatta verilen kararların üst mahkemelerce bozulmasına neden olabilir.
Yükleniciler (Adi Ortaklıklar) İçin Çıkarımlar: Bir adi ortaklık adına dava açacak olan ortaklar, bu davayı mutlaka birlikte açmalıdır. Tek bir ortağın, diğerlerinin onayı veya katılımı olmaksızın açtığı dava, esastan incelenmeden usulden reddedilme veya bozulma riski taşır. Dava açmadan önce tüm ortaklar arasında bir mutabakat sağlanmalı ve dava dilekçesinde tüm ortaklar "davacı" olarak gösterilmelidir. Eğer bir ortak dava açmaya yanaşmıyorsa, diğer ortakların izlemesi gereken hukuki prosedür hakkında profesyonel yardım alması, zaman ve hak kaybını önleyecektir.




Yorum Bırak