Giriş

Kamu yapım işlerinde, özellikle büyük ölçekli altyapı ve bina projelerinde, inşaat sahasında karşılaşılan fiili zemin koşullarının ihale dokümanlarında öngörülen zemin sınıfından farklı olması, sıkça rastlanan ve önemli mali anlaşmazlıklara yol açan bir durumdur. Anahtar teslimi götürü bedel sözleşmelerde, bu riskin hangi tarafa ait olduğu meselesi, sözleşme hukukunun temel prensipleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. Yükleniciler genellikle zemin farklılığını "öngörülemeyen durum" olarak nitelendirip ek bedel veya süre uzatımı talep ederken, idareler anahtar teslimi bedelin bu tür riskleri de kapsadığını savunmaktadır.

İlgili Mevzuat ve Temel Kavramlar

Konunun hukuki çerçevesini oluşturan temel düzenlemeler şunlardır:

  • 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu Madde 6: Bu madde, anahtar teslimi götürü bedel sözleşmeyi, "uygulama projeleri ve bunlara ilişkin mahal listelerine dayalı olarak, işin tamamı için" teklif edilen toplam bedel üzerinden akdedilen sözleşme olarak tanımlar. Bu tanım, bedelin sabit ve işin bütününü kapsadığını ifade eder.
  • Yapım İşleri Genel Şartnamesi (YİGŞ) Madde 39: Anahtar teslimi götürü bedel işlerde ödemelerin, birim fiyatlar üzerinden değil, ihale dokümanında öngörülen ilerleme yüzdeleri (pursantaj) üzerinden yapılacağını düzenler.
  • Anahtar Teslimi Götürü Bedel Sözleşmenin Hukuki Doğası: Bu sözleşme türünde temel ilke, sözleşme konusu işin, belirlenen sabit bedel karşılığında, tüm riskler (maliyet artışları, zemin farklılıkları gibi öngörülebilir riskler) yükleniciye ait olmak üzere tamamlanmasıdır. Yüklenici, işi öngörülenden daha fazla emek ve masrafla tamamlasa dahi kural olarak ek bedel talep edemez (Türk Borçlar Kanunu Madde 480).

Kararın İncelenmesi (YFK 2022/73 Sayılı Karar)

Olayın Özeti ve Anlaşmazlığın Kaynağı

Bir üniversite külliyesi yemekhane ve kütüphane yapım işinde, yüklenici temel kazısı sırasında, ihale dokümanlarında "yumuşak ve sert küskülük" olarak tanımlanan zeminden farklı olarak, "blok halinde çok sert kaya" ile karşılaştığını iddia etmiştir. Yüklenici, bu durumun imalatın niteliğini değiştirdiğini, farklı bir pozdan (çok sert kaya kazısı) fiyatlandırılması gerektiğini ve kendisine bu farkın ödenmesini talep etmiştir. İdare ise, işin anahtar teslimi götürü bedel olduğunu ve bu tür zemin risklerinin yüklenicinin sorumluluğunda bulunduğunu belirterek talebi reddetmiştir.

Yüksek Fen Kurulu'nun Değerlendirmesi ve Kararı

Yüksek Fen Kurulu, bu anlaşmazlığı anahtar teslimi götürü bedel sözleşme hukukunun temel ilkeleri doğrultusunda çözüme kavuşturmuştur:

  • Sözleşme Türünün Değiştirilemezliği: Kurul, anahtar teslimi götürü bedel bir sözleşmede, bir imalat kaleminin (kazı işi) karşılaşılan zorluk nedeniyle sözleşme kapsamından çıkarılarak birim fiyat esasına dönüştürülmesinin, sözleşmenin temel niteliğini değiştireceğini ve hukuken mümkün olmadığını vurgulamıştır. Ödemeler, pursantaj oranlarına göre yapılmalı, birim fiyat mantığıyla ele alınmamalıdır.
  • Zemin Riskinin Yükleniciye Ait Olması: Kararda, idare tarafından proje yerinde veya yapının zemin kotlarında (kazı derinliği vb.) herhangi bir değişiklik yapılmadığı sürece, zemin koşullarının beklenenden farklı çıkması riskinin tamamen yükleniciye ait olduğu ilkesi yinelenmiştir. Basiretli bir yüklenicinin, teklifini vermeden önce zemin etüt raporlarını incelemesi, hatta gerekirse yerinde kendi araştırmasını yaparak teklifini bu riskleri içerecek şekilde oluşturması beklenir.
  • Birim Fiyat Tariflerinin Amacı: İhale dokümanlarındaki birim fiyat tariflerinin (örneğin, "yumuşak ve sert toprak kazılması" tarifi), anahtar teslimi işlerde ödemeye esas bir belge olmadığını, sadece işin yapımında uyulacak teknik standartları ve kaliteyi belirtme amacına hizmet ettiğini belirtmiştir. Dolayısıyla, bu tariflerden hareketle birim fiyat bazlı bir ödeme talebinde bulunulamaz.

Bu gerekçelerle Yüksek Fen Kurulu, proje kotlarında bir değişiklik olmaksızın zemin sınıfının farklı çıkmasının, anahtar teslimi götürü bedel sözleşme kapsamında yükleniciye ek bir bedel talep etme hakkı vermediğine ve kazı imalatının birim fiyata dönüştürülemeyeceğine oy birliği ile karar vermiştir.

Sonuç

Yüksek Fen Kurulu’nun 2022/73 sayılı kararı, anahtar teslimi götürü bedel yapım sözleşmelerinin ruhunu ve tarafların risk dağılımını teyit eden, uygulamada yeknesaklığı sağlayıcı önemli bir içtihattır. Bu karardan çıkarılması gereken temel sonuçlar şunlardır:

  1. Anahtar teslimi götürü bedel sözleşmelerde zemin koşullarının beklenenden zor çıkması, kural olarak yüklenicinin üstlendiği bir risktir.
  2. İdare tarafından projede (kazı kotları, sınırlar vb.) bir değişiklik yapılmadıkça, zemin farklılığı nedeniyle yükleniciye ek bedel ödenmesi veya süre uzatımı verilmesi söz konusu olmaz.
  3. Sözleşme kapsamında yer alan bir imalat kalemi, sonradan karşılaşılan zorluklar gerekçe gösterilerek sözleşme dışı bırakılıp birim fiyat esasına göre yeniden fiyatlandırılamaz.

Bu karar, yüklenicilerin teklif hazırlama sürecinde zemin etüt raporlarını ve saha koşullarını titizlikle incelemeleri ve tekliflerini bu riskleri göz önünde bulundurarak oluşturmaları gerektiğini bir kez daha hatırlatmaktadır. İdareler açısından ise, ihale öncesinde sağlıklı ve güvenilir zemin etüt raporları hazırlamanın, gelecekteki potansiyel anlaşmazlıkları en aza indirmek için ne denli önemli olduğunu göstermektedir.